- ' İnsan acı çektiği durumu ya düzeltmeli ya da oradan ayrılmalıdır Ben ikisini de yapamadan acı çekiyordum '
- ' Sevgili Mabel Çok özledim Seni çok göresim geldi Sensiz kalmak, sensiz kalmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmekten çok farklıymış Öğrendim bunu Mabel Dayanılır gibi değil Eğer yaşadığını bilmesem, herhalde çıldırırdım '
- ' Artık beni unutmuşlardı Olan olmuş, iki güçlü karakter, filmin asıl oğlanıyla, asıl kızı sonunda karşılaşmışlar ve hep bir ara oyuncu olacak beni ( figüran demeye dilim varmıyor!) unutmuşlardı Onların artık birbirinden hiç kopamayacaklarını anlamak için çok akıllı olmak gerekmiyordu '
- ' Elimde Aras?ın tişörtüyle kalmıştım '
- ' O gece Aras?la birlikte benim de bir parçam gitmiş, tümden yok olmuştu. O gece hepimiz bir şeyler yitirmiştik. Geleceğimizden bir parça, umutlarımız ve neşemizden kocaman bir parça. O geceden sonra hiçbir şey bir daha eskisi kadar güzel olmadı. Hiçbir şey! Ah Aras, ah böyle nereye? '
- Ne albenili kelimedir bu sır! Ne dayanılmaz ve sihirli bir çekim gücü vardır, herkesi kucaklayıveren... Sırlar yani gizler kendi uydurduğumuz gizemlerdir aslında. Tek tek üzerine düşünüldüğünde, gizliliği dışında pek önemi, hatta anlamı da olmayan gerçekler yumağıdır onlar. Ama adını "SIR"layıp, saklamak üzere başımızın tavan arasına gizlediğimizde, artık gizemin albenisi, kendine güvenli gülümsemesiyle, hain-hınzır parlamaya ve bütün gücün kendinde olduğunun bilinciyle ellerini ovuşturmaya başlamıştır bile; kovala beni, sakla beni, kork benden! Anlatmak, sergilemek için çatla, patla ve heyecanlan! Sırlarda hepimize ait bir heyecan, korku, merak ve gizliliğin baştan çıkarıcı tadı vardır. Doğrusu normal olmasak da, bizlerin de 'sırları ilk duyan' olmanın ayrıcalığı konusunda zayıflıklarımız olduğunu yadsıyamam.
- Biz seçkin öğrenciler, bütün normal insanlarda bulunan 'başkalarının hayatıyla ilgilenmek' genini taşımayız. Bu eksikliğimiz bir sakatlık olarak sık sık yüzümüze vurulsa da, bizler meraklarımız konusundaki farklılığımızı, doğanın bize verdiği bir armağan olarak bilmekte daima kararlı olmuşuzdur. Bizim meraklarımız daha çok varoluşun kendisi ve düşlerle ilgilidir. Çünkü bizim gibiler, yaşananların beş aşağı beş yukarı birbirinin ikizi olduğunu bilirler. Ama bütün düşler birbirinden farklıdır. Kimsenin rüyası bir başkasınınkine, ayrıntılarda çok derin başkalıklar vardır ki, asıl bunlar önemlidir. Çünkü düsler, ayrıntılardan oluşur. Tıpkı insan yüzleri gibi...
- Müthişti! Etkileyici, zeki, coşkulu ve şık! O derece kendisi, o denli aslıydı ki, insanların asla değişmeyeceği, olsa olsa değişen zamana ayak uyduracakları gerçeğini bir kez daha kanıtlıyordu bana.
- Seni tanımanın sevincine, çabucak yitirmenin hüznü karışıyor. Sonra yeniden buluşacağımızı bilmek beni tekrar sevindiriyor derken, o zaman da birlikte olamayacağımızın bilinciyle tekrar hüzünleniyorum.
- Akrabalarımızın çoğu, normal bulmadıkları için uzak dururlar bizden. Onlar için tuhaf, ne iş yaptığı, neye yaradığı anlaşılmaz, utanılacak insanlarızdır. Ya bir kavram, bir ses ya bir renk, bir figür ya da bir formül, bir harf üzerine titizlenen, bunları dert eden soyut, belirsiz, anlaşılmaz yaratıklarızdır... Yani, bildikleri 'iş'lere uymayan, bu yüzden yabancılaştıkları ve 'iş'e yaramaz buldukarı...