- .. Çünkü birbirimize söylediğimiz sayılı şeylerle, ona gerçekten söylemek istediğim şeyler arasında bir hava boşluğu var..
- Asla ağlamamalısın, der bir şarkı. Onun dışında bir şey diyen kimse yok....
- "Beklemek: Bunu da enine boyuna düşündüm. Ama bu, hayatın bize bir biçimde kolaylık göstermesini beklemek de değil mi..?"
- Gidiyoruz, yürekler toza batmış, ağır, durdu duracak nicedir, nerdeyse atmaz, Duymaz bizi kimse, öyle sağır, toza batmış inlemelerin yasını tutmaz. Şarkı söylüyoruz, göğsümüzdeki ezgiyi. Orada, hiçbir zaman çıkamadı. Yalnızca kimileyin bildi biri: Kimse bizi kalmaya zorlamadı. Duruyoruz. Kesiyoruz adımlarımızı. Yoksa sonu da bozulur. Gözlerimizi tanrıya çeviriyoruz: Biz istedik bunca ayrılığı!
- Neyi anlatır yüreğin, neyin tanığıdır? Titrer arasında dünle yarının, salınır, sessiz sessiz, yabancı yabancı, vurduğu dökülüp gidişidir zamandan.
- Bir yabancı gök altında Gölgeler, güller Gölgeler bir yabancı yer üstünde güllerle gölgeler arası gölgem bir yabancı su içinde
- Gerçek olan, batıp yitmiş, silinmiş, yıkana yıkana, daha tohumken, yaprakken daha, tembel beşiğinde dilin bir yıl, bir yıl daha, sonra her yıl- yaratmaz zamanı gerçek olan, zamanın eksikliğini giderir. Gerçek olan tarar ayırır saçlarını dünyanın, tarar atar düşü, tacı, ısmarlamayı, hesabı, kitabı, kabarır şişer tarağı dopdolu didiklenmiş meyvelerle, saplar sana içer tamamını.
- Tansık kaynağıdır zaman. Ama haksızca gelip vurursa kapımızı bir suçlamayla: Evde yokuz. Yüreğin mahzeninde, uykusuz, bulurum kendimi yine alaycı horgörünün sapı samanı içinde, güz kıpırtılarında zamanın.