- Aldırmıyordum, gelişigüzel, ya, öyle mi, diyordum.. çünkü birbirimize söylediğimiz sayılı şeylerle, ona gerçekten söylemek istediğim arasında bir hava boşluğu vardı; asıl istediğim ona her şeyi söylemek, ama tek yaptığım burada oturmaktı...
- Şarkı söylüyoruz, göğsümüzdeki ezgiyi.
Orada, hiçbir zaman çıkamadı.
Yalnızca kimileyin bildi biri:
Kimse bizi kalmaya zorlamadı. - Senin olmadım hiç, kulak vermedim sana.
İkimiz de yanıp yakılıyoruz şimdi. - Bakınma hiç çevrene.
Çek ayakkabılarını, bağla haydi.
Köpekleri geri kovala.
Balıkları denize at.
Söndür kandilleri!
Daha katı günler yolda, yakın. - Uyanık kalmaya bakın!
- Bir taş bir başka taşı yumuşatmayı bilir!
Açıkla bana sevdiğim, benim açıklayamadığımı:
Şu kısa, korkutucu zaman boyunca,
yalnız düşüncelerle mi uğraşsaydım, yalnız,
sevgili hiçbir şeyle tanışmasa,
sevdiğim hiçbir şeyi yapmasa mıydım?
Düşünmek zorunda mı kişi? Hiç özlenmez mi?
Dersin ki: Bir başka tin de ondan yana...
Bana hiçbir şey açıklama. Görüyorum semenderi
geçerken her yalımdan.
Kılı bile titremez, acımaz hiçbir yeri. - Bugün kendime arzularımın, gerçek arzularımın ne olduğunu sorsam, kendimi yanıtlamaya tereddüt ederim, evet, hatta belki de arzu beslemenin hakkımız olmadığını anlamış olabilirim, belli bir işi yerine getirmekle görevliyizdir belki de, hep yaptığımız şeylerin hiçbir etkisi yoktur, ama yine de sabah sekizden akşam altıya kadar bir sayfa üzerine bir tire çizmek ya da iki nokta üst üste koymak önemliymiş gibi davranmak zorundayızdır.
- Bugün pek çok şeyi daha iyi anlıyorum: Benden nefret ettiğini, bana hiç güvenmediğini biliyorum, bense sana acıyorum, çünkü bu duyduğun güvensizliğe bir müdahalede bulunamıyorum ve onu asla anlayamayacağım, sana acıyorum, çünkü bir hayal kırıklığını hazmetmek için, sana bu hayal kırıklığını yaşatan ötekini kendinin ve başkalarının karşısında tahrip etmek zorundasın.
- Lodoslu sen.Sessizlik
yürüdü yanımızda ikinci, belirgin
bir yaşam gibi
Kazandım, kaybettim, inandık
yavan mucizelere, göğe
irice yazılmış dal, taşıdı bizi, büyüdü
ayın çizdiği yolda, bir sabah
yükselip girdi düne, şamdanı aldık
ağladım avucuna
Paul Celan - Bu Tufandan Sonra Bu tufandan sonra, isterim ki yalnızca güvercin, ama tek bir güvercin kurtulsun bir kez daha. Boğulurum çünkü bu denizde, uçup gitmese güvercin ve getirmese son anda o yaprağı.