Yasaları olan bir evrende yaşıyoruz; mesela yerçekimi yasası, eğer bir binadan düşerseniz, iyi insan veya kötü insan olmanız hiç farketmez, yere düşersiniz.
Hayatınızdaki her şeyi -yakındıklarınız dahil- hayatınıza siz çektiniz!
İlk bakışta bunu duymaktan nefret edeceğinizi biliyorum; diyeceksiniz ki:
Trafik kazasını ben çekmedim. Ya da yakındığınız herhangi bir şeyi çekmediğinizi iddia edeceksiniz. Bu noktada söylemeliyim ki; evet hepsini siz çektiniz!
Bu anlaması en zor olan kavramdır. Ama bir kez kavranırsa, hayatınızı değiştirir.
Bu büyük sırrın bir parçasıdır. Birçoğumuz terslikleri çekeriz ve bunu kontrol edemeyeceğimizi çünkü bunun, doğal yapımızda otomatikman var olduğunu düşünürüz. Bunu ilk kez duyuyorsunuz,
Düşüncelerimi değiştirmek zor olacak, diyorsunuz.
İlk başta öyle gelecek, ama sonra eğlenceli olacak.
Sizden düşüncelerinizi yönetmenizi istemiyoruz, bu sizi çıldırtır.
Zihninize farklı yönlerden, farklı objelerden, farklı o kadar çok düşünce gelir ki burada duygusal rehberlik sisteminiz devreye girer.
Duygularınız, duygusal rehberlik sisteminiz ne düşündüğünüzü anlamanızı sağlar. Düşünceleriniz, duygularınızı oluşturur. Duygularımız, neyi kendimize çektiğimizi anlamamıza yardım ederler.
Bize göre iki duygu vardır: İyi hissettiren ve kötü hissettiren. Her durumu bu iki duyguyla değerlendiririz.
Olumsuz hisler; suçluluk veya öfke veya kırgınlık gibi bunların hepsi aynı iyi hissetmeme duygusunu yaşatırlar. Tüm bu hisler, bize o anda düşündüğümüzün istediğimiz türden bir şey olmadığını söylerler .
Diğer Rhonda Byrne Sözleri ve Alıntıları
- İnsanların istediklerini elde edememelerinin tek sebebi , olmasını istedikleri şeyler yerine , olmasını istemedikleri şeyler üzerine düşünüyor olmalarıdır. SAYFA: 12
- Tanrı'ya şükür bir bekleme süresi var ve bütün düşüncelerimiz anında gerçekleşmiyor.Aksi takdirde başımıza gelmeyen kalmazdı.
- İnsanların istediklerini elde edememelerinin tek sebebi , olmasını istedikleri şeyler yerine , olmasını istemedikleri şeyler üzerine düşünüyor olmalarıdır. SAYFA: 12
- Tanrı'ya şükür bir bekleme süresi var ve bütün düşüncelerimiz anında gerçekleşmiyor.Aksi takdirde başımıza gelmeyen kalmazdı.
- Başınıza gelen herşeyi, siz hayatınıza çekiyorsunuz ve hepsi zihninizde tuttuğunuz suretlerden dolayı size geliyor ve bu durum da sizin düşüncelerinizden kaynaklanıyor. Ne düşünürseniz, onu kendinize çekersiniz. Eskinin bilge insanları bunu bilirlerdi.
Mesela Babilliler, bunu hep bilirlerdi. Ama bilenler toplumun küçük "seçkin" bir kısmıydı.
Sizce neden dünya nüfusunun % 1'i, dünyadaki toplam maddi gelirinin % 96'sını kazanıyor? Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır değil!
Düzen böyledir, onlar birşeyleri anlamışlardır. Onlar "sır"rı biliyorlar.
Kendinizi bir mıknatıs gibi düşünürseniz (hepimiz biliriz ki mıknatısın bir çekim gücü vardır çekim yasası da "Benzerler birbirini çeker" der).
Bizim işimiz insanlara istedikleri şeyi, düşünmeyi öğretmek.
İstediğimiz şeyi zihnimizde netleştirmek. İşte bu noktadan sonra evrenin en güçlü yasası işlemeye başlıyor; çekim yasası.
En çok neyi düşünürseniz, onu kendinize çekersiniz ve o hale gelirsiniz. Bu prensip 3 basit kelimeyle açıklanabilir:
Düşünceler nesnelere dönüşür; birçok kişi şunu anlamaz; her düşüncenin bir frekansı vardır ve düşünce ölçülebilir.
Bir düşünceyi tekrar tekrar düşünürseniz ya da sürekli hayalini kurarsanız: (İstediginiz yeni arabayı almak, ihtiyacınız olan parayı bulmak, veya ruh eşinizi bulmak); o düşünceyle ilgili olan frekansı uygun bir temele yerleştirirsiniz.
Düşünceler etrafa manyetik bir sinyal yayarlar ve bu sinyaller tekrar size dönerler.
Sorun şu ki; çoğu insan istemediği şeyi düşünür! Ve başlarına olumsuzlukların niye tekrar tekrar geldiğini merak eder. Çekim yasası sizin birşeyi iyi ya da kötü algılamanızla veya olmasını isteyip istememenizle ilgilenmez!
Çekim yasası da, bu düşünceye cevap verir ve uygun şeyleri size getirir. İstemediğiniz birşeye baktığınızda ve ona "Hayır!" diye bağırdığınızda onu uzaklaştırmaz, aksine onunla ilgili düşünceyi harekete geçirirsiniz ve bu defa çekim yasası o düşünceyle ilgili şeyleri önünüze getirmeye başlar. - Yasaları olan bir evrende yaşıyoruz; mesela yerçekimi yasası, eğer bir binadan düşerseniz, iyi insan veya kötü insan olmanız hiç farketmez, yere düşersiniz.
Hayatınızdaki her şeyi -yakındıklarınız dahil- hayatınıza siz çektiniz!
İlk bakışta bunu duymaktan nefret edeceğinizi biliyorum; diyeceksiniz ki:
"Trafik kazasını ben çekmedim". Ya da yakındığınız herhangi bir şeyi çekmediğinizi iddia edeceksiniz. Bu noktada söylemeliyim ki; evet hepsini siz çektiniz!
Bu anlaması en zor olan kavramdır. Ama bir kez kavranırsa, hayatınızı değiştirir.
Bu büyük "sır"rın bir parçasıdır. Birçoğumuz terslikleri çekeriz ve bunu kontrol edemeyeceğimizi çünkü bunun, doğal yapımızda otomatikman var olduğunu düşünürüz. Bunu ilk kez duyuyorsunuz,
Düşüncelerimi değiştirmek zor olacak, diyorsunuz.
İlk başta öyle gelecek, ama sonra eğlenceli olacak.
Sizden düşüncelerinizi yönetmenizi istemiyoruz, bu sizi çıldırtır.
Zihninize farklı yönlerden, farklı objelerden, farklı o kadar çok düşünce gelir ki burada duygusal rehberlik sisteminiz devreye girer.
Duygularınız, duygusal rehberlik sisteminiz ne düşündüğünüzü anlamanızı sağlar. Düşünceleriniz, duygularınızı oluşturur. Duygularımız, neyi kendimize çektiğimizi anlamamıza yardım ederler.
Bize göre iki duygu vardır: İyi hissettiren ve kötü hissettiren. Her durumu bu iki duyguyla değerlendiririz.
Olumsuz hisler; suçluluk veya öfke veya kırgınlık gibi bunların hepsi aynı iyi hissetmeme duygusunu yaşatırlar. Tüm bu hisler, bize o anda düşündüğümüzün istediğimiz türden bir şey olmadığını söylerler . - Hayat, çekim yasasını temel alıyor. Herşey çekim yasası ile ilgili ve çekim yasası her zaman işliyor. İnanın, inanmayın, anlayın ya da anlamayın, her zaman işliyor.
Geçmişi, bu anı veya geleceği düşünüyor olabilirsiniz. Bunu ister imgeleyerek, ister anılara giderek veya tefekküre dalarak yapın. Her şekilde o düşünceyi harekete geçirirsiniz ve evrenin en güçlü yasası olan çekim yasası, bu düşüncenize cevap verir.
En çok hasta olan, hastalıktan en çok bahsedendir. Bolluktan en çok bahseden, bolluk içindedir.
Bilinçli veya bilinçsiz, aklınızda tuttuğunuz; sizi (olumsuz) etkileyen düşüncelerden kurtulun! Asıl zorluk budur. "Sır"ra dikkatli bakın... Günlük hayatınızda düşüncenin gücüne... Tek yapmamız gereken gözlerimizi açıp bakmak.
Bilimsel olarak açıklanmıştır ki, yapıcı düşünce, olumsuz düşünceden 100 kat güçlüdür. Eh, o zaman bunu biliyorsanız, korku azalır. - Düşündükleriniz çok fazla bağlayıcı olmayabilir ama, hissettiklerinizi aynen alırsınız.
- "Bu sırrın ne olduğunu söyleyemem.Tek söyleyebildiğim varolduğu."(Alexander Graham Bell-Telefonun Mucidi) Çağlar boyu nesilden nesile geçerken, bir çok insan ona göz dikti, onu gizledi, kaybetti, çaldı, büyük paralar karşılığı satın alanlar oldu. Tarihteki en önemli insanların bazıları yüzyıllar kadar eski olan 'Sır'ra vakıf olmuşlardı. Eflatun, Galileo, Beethoven, Edison, Carnegie, Einstein ve diğer mucitler, bilim adamları ile büyük düşünürler 'Sır'rı biliyorlardı; ve şimdi 'Sır' dünyaya açıklanıyor
- "Bu yolculukta insan, kendi evrenini kendisi yaratır."