Global güçler arasında, temsili bir hükümet kurmaktan bahsedilmektedir; veya, öte yandan, 1973'ten bu yana Roma'da sürgün hayatı yaşayan, Afganistan'ın seksen dokuz yaşındaki eski kralı Zahir Şah'a krallığı geri vermekten. İşte oyun böyle oynanmaktadır - Saddam Hüseyin'i destekle, sonra da onu devir; mücahitlere para yardımı yap, sonra da bomba atıp onları yok et; Zahir Şah'ı başa geçir ve bak bakalım uslu bir çocuk olacak mı.
Diğer Arundhati Roy Sözleri ve Alıntıları
- ...havayı, düşünceler ve söylenecek şeyler doldurdu. Ama böylesi zamanlarda söylenenler yalnızca küçük şeyler'dir. Büyük şeyler içeride söylenmeden kalır ve bekler.
- Hindistan vatandaşlarının çoğunluğu (bugüne kadar) haritada ülkelerinin sınırlarını teşhis edemeyecek ya da nerede hangi dilin konuşulduğunu veya hangi bölgede hangi tanrıya tapıldığını söyleyemeyecek durumdadır. Onlara göre Hindistan düşüncesi, en iyi ihtimalle savaşlar ve seçimlerde ortaya çıkan gürültülü bir slogandır. Veya devletin yaptığı TV programlarında yerel kıyafetler giyip Mera Bharat Mahaan diyen insanların montajlanmış görüntüleridir.
- 1996'da, o zaman Birleşmiş Milletler ABD Büyükelçisi olan Madeleine Albright'a ulusal televizyonda, ABD'nin ekonomik yaptırımlarından dolayı ölen 500.000 bin Iraklı çocuk hakkında ne düşündüğü soruldu. Albright buna, "Çok zor bir seçim"di ama her şey göz önünde bulundurulunca, "bedenin buna değdiğini düşünüyoruz," diye cevap verdi. Madeleine Albright bunu söylediği için işini kaybetmedi. ABD hükümetinin görüş ve arzularını temsil ederek dünyayı gezmeye devam etti. Daha da önemlisi, Irak'a uygulanan yaptırımlar hala sürmektedir. Çocuklar da ölmeye devam etmektedir.
- Geçtiğimiz günlerde biri şöyle demişti: Usame bin Ladin var olmasaydı, Amerika onu icat edecekti. Ama bir açıdan Amerika onu gerçekten de icat etti. Bin Ladin CIA'in Afganistan'daki operasyonlarına başladığı 1979 yılından sonra oraya taşınan mücahitlerden biriydi. Onun özelliği, CIA tarafından yaratılması ve FBI tarafından aranmasıdır. İki hafta içinde, Şüpheli'den Birincil Şüpheli'ye terfi etti; sonra da, gerçek hiçbir kanıt bulunmamasına rağmen "ölü ya da diri arananlar" listelerinin en başındaki yerini aldı.
- İster kökten dinciler, ister özel milisler, isterse halk direniş hareketlerince gerçekleştirilmiş olsun -ya da itibarlı bir devlet tarafından bir misilleme savaşı kılığına büründürülsün- hiçbir şey bir terör eylemini makul gösteremez. Afganistan'ın bombalanması, New York ve Washington'ın intikamı değildir. Bu yine, dünya halkına karşı girişilen bir başka terör eylemidir. Öldürülen her masum insan, New York ve Washington'da dehşetli bir şekilde ölen sivillerin sayısına eklenmeli, eşitlenmemelidir.
- Başkan George Bush, hava saldırılarını duyururken, "Biz barışçı bir ulusuz," dedi. Amerika'nın en sevdiği Büyükelçisi Tony Blair'in (o da İngiltere'nin başbakanı portföyünü elinde bulundurmaktadır) söyledikleriyse sanki bunun yankısıydı: "Biz barışçı bir halkız."
Yani artık biliyoruz. Domuzlar attır. Kızlar erkektir. Savaş Barıştır. - Global güçler arasında, "temsili bir hükümet kurmak"tan bahsedilmektedir; veya, öte yandan, 1973'ten bu yana Roma'da sürgün hayatı yaşayan, Afganistan'ın seksen dokuz yaşındaki eski kralı Zahir Şah'a krallığı "geri vermek"ten. İşte oyun böyle oynanmaktadır - Saddam Hüseyin'i destekle, sonra da "onu devir;" mücahitlere para yardımı yap, sonra da bomba atıp onları yok et; Zahir Şah'ı başa geçir ve bak bakalım uslu bir çocuk olacak mı.
- Siyasi menfaatler uğruna dini duyguları ateşleyerek sömürmek de, hükümetlerin ya da politikacıların -kendi halkları da dahil- her halka bırakabileceği en tehlikeli mirastır.
- "Rahel," dedi Ammu, "dersini almadın, değil mi? "
Rahel almıştı:Heyecan hep gözyaşı getirir. - Sessizlik suyla şişmiş bir sünger gibi doldurdu arabanın içini. Kokuşmuş sözcüğü, yumuşak bir şeyi kesen bir bıçak gibi inmişti. Güneş ürpertici bir iç çekişle parlıyordu. İşte ailelerin sorunu buydu. Sevimsiz doktorlar gibi, onlar da insanın neresinin acıyacağını biliyorlardı.