- /Çünkü kısa bir öyküdür hayat, Uğruna upuzun acılar çektiğimiz. Kısa bir türküdür bir kez daha söylemek için delirdiğimiz/
- Sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne. Al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara, gurbetini rehnetme özlemimde?
- Ve bir gün değil, her gün her şey kirlenir. Çalarak bir şeyleri hayattan ve insandan; yenibaştan, yenibaştan... Kirlenmeyen tek şey ise, Kirdir...
- Her gün bir avuç öldüğüm bu cehennemde, el verdiğim kentler vurulacak, vurulacağım; bu yangın kabardıkça çok yanacağım! Farkında mısın kederlere ayarlı saatler yine ve kanımda dokunuyor bu karartma geceleri susmak böyle...
- Şiirleri sabahlara gerelim; aydınlık olsun...
- Daha bizi soracak olursan Burada her şey hiç bilmediğin gibi....
- Herkesin bir kimsesi vardır bilmez miyim ...? Bir de kimsesizliği..
- Ne mene şey şairlik, dil'le deşilen yara ne acı, ama yaralar da iyileşir inan, belki bir dize kalıcı... Yanalım, bize düşen yanmaktır. Kıvılcımlar sıçramasın; yan şair yan belki tutuşur dünya senin ahından..!
- Münzevi olmak, bu realitede lekesiz kalamıyorsak tekilleşmenin, kendini aidiyetlerden, beklentilerden yalıtarak daha rafine kılmanın ve sesini yankısız, yanıtsız bırakmanın da adıdır. İrili ufaklı takalardan uzaktaki okyanuslarda belki bir tek tanık bile bırakmadan bir şilep gibi batmanın da adı.
- Çünkü insan ne kadar zırh ve maske giyinirse giyinsin, hayat, yüzlerini ona dönen ve ona doğru yürümesini bilenler için hep dolaysız, yalın ve çırılçıplaktır.