- İki genç kadın tekerlekli sandalyeyle cadde kenarında gidiyorlar. Birinin tekerlekli sandalyesi akülü ve düğmesine basınca kendisi gidiyor. Diğeri elle götürülenlerden. Ama birbirlerinin arabalarına tutunmuşlar ve yan yana gidiyorlar. Biraz ileride deniz var. Bu umut, bu heves, bu direniş, bu yaşama sevdası, bu denize koşan hayatlar? Gözlerim, dediklerimin hiçbirine aldırmadan içinde ne kadar yaş varsa döküyor. Ben yolda ağlamaktan utanırım biliyor musun? (S. 84)
- Ben de kendime bir mağarada kendime yer bulayım diyorum. Kendi kıyametimi, hayattan kopuşun damarlarımda sızlattığı acıyı bekleyeyim. Etrafımızda bin bir çeşit korkutucu maskeyle dans eden bu histeriden bir parça da olsa uzaklaşayım. Savaşı bir şehvet gibi dudağında taşıyan, bir kadının gözlerine bakarmış gibi silah dökümlerini inceleyen adamlardan kaçayım. Çocuğunu internette satmak isteyen anneyi görmemek için yüzümü mağaranın duvarına döneyim mesela. Platon?dan bu yana kimsenin girmediği mağaraya sığınayım iyisi mi. (S. 100)
- Gözlerine bakılır bakılmaz ne hissettiği anlaşılanlar için de bir mağara gerekiyor. Yalan söylerken yüzünün kızarması engellenemeyenler için mesela. Kağıt oyunlarını beceremeyenler, blöf yapamayanlar, kameraya bakamayanlar, gelen hesabı ortak ödeyebilme becerisi geliştiremeyenler için de bir mağaraya sığınmak şart. (S. 101)
- ""Yaşama sanatı, yalanlara inanmayı bilme sanatıdır." diyor Cesare Pavese . "Bunun korkunç yanı, doğrunun ne olduğunu BİLMEMEMİZE karşın, bir yalanın yalan olduğunu hala ANLAYABİLMEMİZDİR.""
- Yarın sabah olduğunda hayat adına dirençli bir sözcük söyleyeceğiz. -YENİDEN! -YENİDEN! -YENİDEN! ve Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.
- Birgün büyük adamlar olacaksınız baylar ve bayanlar.Okur yazar olacaksınız,kalem sahibi olacaksınız,akademisyen olacaksınız.Majesteleri size danışmanlık teklif edecek,üst düzey yöneticilik vadedecek.Sizden karşılık olarak,o çırılçıplak ipek yatağında uzanırken,pirelerini kovalarken,aşktan sözetmenizi,erdemden,onurdan,devrimden sözetmenizi isteyecek sahte bakışlarıyla. Zihninizin ırzına geçecekler. Tüketecekler sizi...
- Aşksız kadınların coğrafyası burası ve kadınların payına hep acı düşüyor.Acı hep kadınların payına düşüyor.
- Ben Napoleon Bonaparte ve asalet benim adımla başlar. Asalet benim adımla başlar. Asalet senin adınla başlar. Onların kendi adına sahip oldukları hiçbir şey yok.Büyük ailelerine sığınıyorlar.Geçmişte kalmış yakınlarının gölgelerine sığınıp,kendilerine asalet payı arıyorlar.Artık kendilerine ait pay kalmadı.Ölülerinden dilleniyorlar ve hayatta olduklarını ispatlamak için geçmişten kanıtlar peşindeler.Yaşıyor olmalarının karşılığı yok.Kendilerini tanıtırken bu kadar uzun cümleler seçtiklerine bakma.Tükenişlerini fiyakalı cümlelerle gizleme çabası bu.
- Ölüme gözyaşı dökme derecesi,Ölümün kendi benliğine yakınlaşma derecesi kadardır.Bu yüzden en çok kendi benliğimize yakınlaşan varlıkların ölümüne ağlıyor insan.(SYF:13)
- Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.