- Birlikte mutlu olmak için ayrı ayrı mutsuz olmak yeterli değildir. Rastlaşan iki umutsuzluktan bir umut çıkabilir, ama bu yalnızca umudun her şeyin üstesinden gelebileceğini kanıtlar.
- Git, uzaklara git, söz verdiğin gibi. İşte, koy başını şuraya, evinde. Mutsuzluğa gömülme, her an beni düşünme, kemiricinin biri olmak istemiyorum. Seni terk etmek zorundayım. Senin için başka bir kadın olacağım. Ona doğru git, bul onu, sana bıraktığımı ona ver.Sürmesi gerek bunun. Dişilik olmadan bu saatleri, bu yılları, bu derin acıyı, dalkavukça ve görkemli bir tavırla 'yazgı' denen bu hayvanlığı yaşayamazsın. Bütün sevgimle umuyorum ki onu, bulacaksın ve o birlikteliğimizde ölemeyen, ölmemesi gereken şeyin imdadına yetişecektir. Bu, beni unutmak demek olmayacaktır, dindarlıklarını ölüm ve umutsuzluğa ayıranların sofuca dedikleri gibi 'anılarıma ihanet etmek' olmayacaktır. Hayır, hayır! Tersine, bu bir kutsama, güvenli bir süreklilik,bizi çiğneyip geçen her şeye karşı bir meydan okuma olacaktır.Ölümsüzlüğün doğrulanmasıdır bu. Mutsuzluğa saygısızlık etmen için yardım etmesi gerekir sana. Binlerce yıldır yeterince 'saygı' gösterdik ona. Bize böylesine ilgisiz ve barbarca davranan şeyin karşısında başımızı çok kolay ve alçak gönüllü bir tavırla eğiyoruz. Bu, benim için bir dişilik gururu sorunu. Bir yaşam sorunu âdeta. Bir başkaldırı, bir tür onur mücadelesi, alaya karşı çıkma. Bu bilinmeyen kız kardeş onu karşılamaya gidiyor, ona ne kadar gereksinim duyduğumu söyle. Kaybolacağım,ama kadın olarak kalmak istiyorum.
- Biliyordum ki söz konusu olan ne oydu ne ben. Söz konusu olan, bir kopuştu. Bu yalnızca bir yardımlaşma anıydı.Her ikimizin de hiçlik bagajlarını daha uzağa taşımadan önce unutmaya, bir konak yerine gereksinimimiz vardı. Çölü geçmek gerekti. Bu çölde düşen her giysi koparır, uzaklaştırır ve kabalaştırır, bu çölde bakışlar yalnızca bedene ait olmayan bir çıplaklıktan sıyrılmak için kaçar ve sessizlik taşlarım biriktirir.
- "Sevmek aşırı bollukla büyüyen tek zenginliktir. Ne kadar çok verirseniz, size o kadar çok kalır."
- ?Geçmişe, yaşadığım hayata dönüp şöyle bir göz attığımda -isteyen keyfine, değer ölçülerine ve yüreğine göre yargılasın- aramızdaki bağın, ister bir hastalık, isterse normal bir durum olarak değerlendirilsin, gelişmesinde şimdi daha net olarak görebildiğim bir şey var: Uğrunda yemin ettiğim, gerçekleştirmek için kendi kendime söz verdiğim şey, sevdiğim tek bir kadının talihini değil, bütün bir insanlığın alınyazısını değiştirmeye çalışmaktı. Onu yengi dolu bir ışıltıya ulaştırmaktı??
- Soluklarımızı ayırmamız gerekiyordu, çekilmek, uzaklaşmak, kalkmak, ikiye bölünmek gerekiyordu; bu da her zaman kayıp olmak demektir. İnsanın iki bedeni olunca, yarım olduğu anlar vardır.
- Bir çifti parçalayan şey, sonunda onu daha güçlü biçimde birleştirir. Uzaklaştıran güçlükler sonunda yaklaştırır ya da zaten bir çift yoktur ortada. Yönlenme hatası yapan iki mutsuz birbirlerini bulmuştur.
- Bir kadına her şeyi verdiğinde, susmak bilmez, insanın, sevmiş olduğu tek kadını yitirince her şeyin bittiğini sanması bir sevgi eksikliğidir.
- Kelimelerin işi de bizi sıkıntıdan kurtarmaktır. Kelimeler seni su yüzüne çıkartan toplardır.
- İşin içinden tek başıma çıkabilmem için en küçük bir şansım yoktu ve sebebi basitti : Hala tek başıma yaşayamayacak kadar çok sevmiştim. Mutlak ,organik bir imkansızlıktı bu: Beni insan yapan her şey bir kadında bulunuyordu.