- Sen halkın uyanmasını bekliyorsun, oysa o namussuzlar, geceyi uzatmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
- Şiir yazmak dünyanın neresinde suçtu, faşist ülkelerden başka?
- İnsan ilerde utanmamalı, yaptıklarından...
- Bu toprakların, her ülkeden çok, kendi aydınlarına gereksinimi vardı.
- En güçlü silah ilkel yaratıklar için işte, kıskançlık!
- "Haydi dostum" dedi "İçelim! Bir daha nerde karşılaşırız belli olmaz! Ama Tevfik Fikret er geç haklı çıkacak! Bir gün sabah olacaktır, mutlaka!"
- "Bütün işler böyle gidiyor bugünlerde. İtin önünde ot... Atın önünde et. Radarın anahtarı da çaycıda... Ne iştir bu!"
- "- Anahtar nerde? - Çaycıda! - Çaycı nerde? - Suya düştü. - Su nerde? - İnek içti! - İnek nerde? - Dağa kaçtı! - Dağ nerde, güvendiğimiz dağlar? Karlı dağlar; dumanlı dağlar, mor dağlar? - Yandı kül oldu!'"
- "Hiç yakalanmış hırsızı, göz göre göre salıveren hakime de rastlamamıştım!" Öğretmen emeklisi: "Hayrola!" dedi. "Vukuat mı var!" "Ekmek çalan biri beraat etmiş!" Takmaz Niyazi karıştı lafa: "Asmamışlar demek!" "Hiç olmazsa altı ay vermeliydi Hakim. Haydi diyelim ki beraat ettirdin, ne demeye gazetelere verirsin. İt uğursuz okusun da fırınlara saldırsın diye mi?" Yargıç emeklisi Nihat Haktanır: "Hiç üzülme sen!" dedi, "İt uğursuz gazetedeki yazıyı okumaya başladığı gün ekmek çalacak adam kalmaz memlekette..."
- ... Halkı oyalamak lazım. İstasyon müdürünü verseler bir yere daha, iyi, atlaya atlaya gidecek ama, neden versinler. Dedikodunun kökü kurudu mu halk açlığının farkına varacak! Değirmenci, değirmenin gürültüsünü, ancak çarklar izni diye durunca farkedermiş!