- ''Seni seviyorum çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı."
- Genellikle ölüm insanı hayata karşı daha dikkatli olmaya zorlar.
- Tanrım, sana inanmıyorum ama bana yardım et.
- Kim ve ne olursa olsun, dedi, yeryüzünde her insan, her zaman, dünya tarihinde başrolü oynar. Ve doğal olarak o bilmez bunu.
- Dere ve bitkiler gibi, ruhlarda bir başka yağmura gerek duyarlar, umut,inanç ve yaşam amacı. Bunlar olmazsa, beden yaşamayı sürdürse bile ruh ölür. (Beşinci dağ)
- " Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyorlarmış gibi söz ederlerdi, ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı. "
" Tüm ömrünü bir şeyler bekleyerek geçirmişti zaten; babasının işten eve dönmesini beklemek, sevgiliden gelecek, ama hiç gelmeyen mektubu, yıl sonu sınavlarını, treni, otobüsü, telefonu, tatilleri, tatillerin sonunu beklemek, hep beklemek. Şimdi de, kendisiyle önceden randevulaşmış olan ölümü beklemek zorundaydı. " - Villete'in duvarları dışındaki, herkes için dayanılmaz ölçüde zorlaşan yaşamı düşündü. Mari'ye sorsanız bu zorluğun kaynağı karmaşa,kaos,anarşi falan değil, aşırıya kaçan düzenlilikti. Topluma durmadan yeni kurallar şırıngalanıyor, kurallara karşıt yasalar çıkarılıyor, yasalara karşıt yeni kurallar getiriliyordu. Herkesin yaşamını baskı altına alan görünmez düzenlemelerin bir adım bile dışına çıkmaya korkuyordu halk.
- Oysa Tanrı çok farklı bir yol izlemiş, keyfi bir kural koymuş, sonra insanoğlunu bu kuralı çiğnemeye ikna edecek bir yol bulmuştu, sırf Ceza kavramını icat edebilmek için. Adem ile Havva'nın kusursuz bir yaşamdan sıkılacaklarını çok iyi biliyordu,er geç onun sabrını denemeye kalkacaklardı. Resmen tuzak kurmuştu, belki kendisi de, yani Her Şeye Kadir Tanrı,her şeyin kusursuzca sürüp gitmesinden sıkılmıştı. Eğer Havva yasak meyveyi tatmasaydı, son bir kaç milyar yıl boyunca ilginç hiç bir olay meydana gelmeyecekti.
- İnsanoğlu susuzluğa bir hafta, açlığa iki hafta katlanabilir, yıllar boyunca sokakta yaşayabilir ama yalnızlığa dayanamaz.
- Kaldı ki mutluluk nedir?
Mutluluğun aşk olduğunu söylüyorlar. Oysa aşk mutluluk getirmez, hiçbir zaman da getirmemiştir. Tam tersine, sürekli bir kaygı durumudur aşk, bir savaş meydanıdır; kendi kendimize sürekli olarak acaba doğru mu yapıyorum diye sorduğumuz uykusuz gecelerdir. Gerçek aşk, vecd ile ıstıraptan oluşur...