- "Hayır. Siz farklı bir insansınız, ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da, bana kalırsa, ciddi bir hastalıktır."
- "Herkes mi mutsuz bilmiyorum. Hepsi bir şeylerle meşgul, fazla mesai yapıyor, çocukları, kocaları, kariyerleri, dereceleri, yarın yapmayı planladıkları, satın almak istedikleri, başkalarından aşağı kalmadan sahip olmak istedikleri ve buna benzer şeyler için endişeleniyorlar. Çok az kişi bana gerçekten "Mutsuzum", dedi. Çoğu "İyiyim. Her istediğime sahibim." der, Sonra ben "Seni ne mutlu eder?" diye sorarım. Yanıt: "Bir insanın sahip olmak isteyeceği her şeye sahibim-bir aile, ev, iş, sağlıklı bir hayat." Yine sorarım :"Yaşam sadece bundan ibaret mi diye merak ettiniz mi hiç?" Yanıt:"Evet, bu kadar." Israr ederim :"Öyleyse yaşamın anlamı iş, aile, bir gün büyüyecek ve sizi terk edecek çocuklar, gerçek sevgiliden çok, bir arkadaşa dönüşecek bir zevce ya da koca. Ve elbet bir gün gelecek iş de bitecek. Bunlar olduğunda ne yapacaksınız?" Yanıt: Yok. Hemen konuyu değiştiriverirler.
- Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek..
- Ve hepsinden önemlisi Aşk'ın, bir erkeği kişisel menkıbesinden asla uzaklaştırmadığını kendisine anlatan bir çöl kadınına rastlamış olduğu için Tanrı'ya şükrediyordu.
- "..Demin gördüğümüz o kiliseyi sormuştun: Ne zaman yapıldığını bilmediğim gibi merak da etmiyorum. Benim tapınağım bu park, gökyüzü, gölün suyu, onu besleyen ırmak.
Benim halkım kan bağıyla bağlı olduğum insanlar değil,
düşüncelerimi paylaşan insanlar. Benim ayinim
o insanlarla birlikte olmak ve çevremdeki her şeyi yüceltmek." - "Yolunu bulduğun zaman korkmamalısın. Hata yapacak kadar cesur olmalısın. Hayal kırıklığı, yenilgi ve umutsuzluk Tanrı'nın bize yol gösterme araçlarıdır."
- Bazen Tanrı'nın lütufları camı çerçeveyi parçalayarak gelirdi.
- Yazarı bilinmeyen Töre metinlerinden birine göre, her insan yaşamda iki yoldan birini seçebilir: inşa etmek ya da toprağı ekmek. İnşa etmeyi seçenlerin işi yıllarca sürebilir, ama günün birinde yaptıkları inşaat biter. O zaman kendilerini kendi ördükleri duvarların içine hapsettiklerini görürler. İnşaat durunca yaşam anlamını yitirir.
Diğerleri ise toprağı ekerler. Fırtınalara, mevsimlerin getirdiği bütün çetin koşullara göğüs gererler ve hemen hemen hiç dinlenmezler. Ama yapının tersine, bahçenin gelişip büyümesi hiç bitmez. Bahçe, bahçıvanın sürekli ilgisini, dikkatini, bakımını gerektirirken bir yandan da yaşamını büyük bir serüvene dönüştürür. Bahçıvanlar her zaman birbirlerini tanırlar; çünkü her bitkinin tarihçesinde bütün Dünya'nın gelişiminin yattığını bilirler. - Rafları dolduran eski metinlerin öngördüğü gibi, sonunda her şey geldiği yere geri dönmeye başlıyordu.
- Bizler ebediyiz, çünkü hepimiz Tanrı'nın görüntüleriyiz. İşte bu yüzden pek çok yaşamdan ve ek çok ölümden geçeriz, bilinmeyen bir yerde ortaya çıkar, yine bilinmeyen bir yere doğru yol alırız.