- Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür? Okudukça zevkleriniz incelir, daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır... Okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır? Fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde kimse sizi duymaz? Okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır? Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız? Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz? -Tutkular Kitaplığı
- İçimden atamadığım bir yumru, bir ateş, bir lanet var sanki .Başım çok ağrıyor,kalbim çok ağrıyor,gözlerim çok ağrıyor...Bildiğim öğrendiğim yaşadığım herşey siliniyor aklimdan...Geceleri azap gibi Kabuslar yakamı bırakmıyor bir türlü...Kötü birşey olacakmış duygusu var içimde, neyin ne olduğunu kavrayamıyorum çok zaman ..Zaman benim dışımda ilerliyormuş gibi ,zaman beni kusacakmış gibi,kelimeler biraraya toplanıp,bir vücut olup beni atacakmış gibi
- ... vatana millete faydalı bir evlat yetiştirmenin inceliklerini sübyancılıktan sabıkalı alkolik orkestra şefi Nami ile her gece Agora'da teferruatla münakaşa eden, cehalet timsali saydığı Nimet'in muhtemel kaba tesirlerine mani olmak gayesiyle erkenden mürebbiye arayışına girişen Nedim Bey, edebi hudutları ihlal pahasına söylemeliyim ki, götün tekiydi.
- Şerbet hiç oralı değil, gözlerini Süleymaniye'ye dikmiş, mırıldanıyor: "Ulan şeytan diyor gir şuraya, al abdesti, vur alnı secdeye, komple temizlen! "
- ... vatana millete faydalı bir evlat yetiştirmenin inceliklerini sübyancılıktan sabıkalı alkolik orkestra şefi Nami ile her gece Agora'da teferruatla münakaşa eden, cehalet timsali saydığı Nimet'in muhtemel kaba tesirlerine mani olmak gayesiyle erkenden mürebbiye arayışına girişen Nedim Bey, edebi hudutları ihlal pahasına söylemeliyim ki, götün tekiydi.
- Okudukça zevkleriniz incelir; daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız. Bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır. Okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz; zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır. Fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde kimse sizi duymaz. Okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır. Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız. Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur; arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz.
- "İyilik insanın fiyatını yükseltmesinden ibaret bir şey... İyilik, yamuk bir durum olduğunda karşıdakinin kafasını ilk fırsatta uçurmak için cephane yığan göt lalelerinin numarası"
- "Okuduğu onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız... Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz..."
- "Aşk değil midir, nihai ismimizi koyup bizi kendimize hamile bırakan, kendi kendimizi doğurmamızı sağlayan ve ortaya çıkan bebeği önce mucize sonra hilkati garip, veya tam tersi kılan?"
- "İlk buluşmaları, haliyle Tahir'in mahalle hudutlarının birkaç sokak dışındaki tek göz evinde gerçekleşti. Sabahın körüydü. Tahir fırına hasta olduğunu söylemişti, Funda ise annesine açıköğretim lisesi sınavlarına gireceğini. Tahir yalan söylemişti, Funda ise doğru. O yüzden Tahir sadece bir günlük yevmiye, Funda ise lise diplomasını kaybetti..."