- "Sizde her şey otomatik, planlı: Yok peçete şuraya, kravat oraya... Af edersiniz lütfen, mersi... Bu hayat değil. Gerçek yaşam bambaşka bir şey. Bütün bu şeyler eziyet çekmek için yaratılmış. Sanki çarlık zamanındayız."
- Bak sen şu dünyanın haline! Anlaşılan ölmek için henüz erken. Umutsuzluğa düşmek gerçekten günah belki de.
- "Maşallah bizde de her şey geçit töreni gibi," diye girdi söze. "Peçete buraya, kravat şuraya, affedersinizler, lütfenler, mersiler havada uçuşuyor. Sahicilik hak getire. Çarlık rejimindeki gibi eziyet ediyorsunuz kendinize."
- "Altmış yaşındayım. Size tavsiyede bulunabilirim yani. Asla suça bulaşmayın, kime karşı olursa olsun. Yaşlandığınızda elleriniz temiz olsun."
- "Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması. Yani doğada var olanlar arasında en rezilini."
- "Ama işte gözlere bakınca, ne uzaktan ne yakından asla yanılmazsınız! En önemli şey gözlerdir! Tıpkı barometre gibidirler. Kimin ruhunda büyük bir kuraklık var, kim durduk yere böğrüne tekmeyi yapıştırabilir, kim kendi gölgesinden bile korkar, hepsini ele verir."
- "Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması. Yani doğada var olanlar arasında en rezilini."
- "Ama işte gözlere bakınca, ne uzaktan ne yakından asla yanılmazsınız! En önemli şey gözlerdir! Tıpkı barometre gibidirler. Kimin ruhunda büyük bir kuraklık var, kim durduk yere böğrüne tekmeyi yapıştırabilir, kim kendi gölgesinden bile korkar, hepsini ele verir."
- 'Nedir sizin şu yıkım dediğiniz şey? Değnekle yürüyen yaşlı bir kadın mı ? Bütün camları kıran,lambaları söndüren bir cadı mı yok öyle bir şey! Bu kelimeyle neyi kastediyorusunuz? Şurası kesin ki;Eğer ameliyat yapmak yerine her akşam koroyla beraber şarkı söylemeye başlarsam yıkım gelip beni bulur.
- Genellikle insanlarla bir araya gelmekten kaçınırım. Şeytani bir tuhaflığım var benim: İnsanlarla çok zor kaynaşırım, kimseye güvenmem, pimpiriklinin tekiyimdir.