Mehmet Deveci Hakkında
Yazının Şahitliği ve Bizimkiler isimli kitabın yazarı.Mehmet Deveci Kimdir (Biyografi)
1974'ün bir güz ayında, G. Antep'in İslahiye ilçesinde doğdu
Yazmaya ilkokulda başladı.
Sonra babasının bakkal dükkânındaki veresiye defterinde devam etti.
Okul tatillerinde; bakkal, tüpçü, mobilyacı ve ayakkabı mağazalarında çalıştı.
Bir dönem annesine de pay vererek dolapta dondurduğu eskimoları mahalle aralarında satarak ticarete atıldı. Yaz aylarında hiç bağırmadan sessizce simit sattı.
Okul çıkışlarında ideali olan futbolcu olma idmanları ile babasının bakkalı arasında gidip geldi.
İmam ? Hatip Lisesi yıllarında, matematik defterinin arka sayfasına hayatın özüne dair afişe sözler karalamaya başladı.
Kompozisyon derslerinde şehrin en yeşil alanlarının mezarlıklar olduğunu, mahalle aralarını ve şehir yollarının çamurlarını anlattığı yazısı öğretmenleri tarafından eleştiri alıp, öğrenci arkadaşları tarafından beğeni topladı.
Okul etkinliklerinde sesi gür çıktığı için şiirler okudu.
Ders süresinin bittiği fakat vaktin henüz bitmediği kısa sürelerde öğretmenleri tarafından kaldırılıp tek kişilik gösteriye zorlanıp içinden ne geliyorsa anlatması sağlandı.
Dernek ve vakıf bünyesinde çıkardıkları duvar gazeteleri ve bültenlerinde kendince bir şeyler karalamaya başladı.
Bir süre yerel bir radyoda program yaptı.
Bir dönem amatör olarak tiyatroculuk yaptı. İskilipli Atıf'ı canlandırıp şehit oldu, Amerikan askerini canlandırıp sakız çiğnedi ve mahalle düğünlerinde evlerin damlarına kurdukları sahnelerde mezar notları kitabındaki "deli hoca" rollerini oynadı.
Bir süre pazarcılık yaptı.
Yazı serüveni askere gittiğinde günlük ve mektuplar ile devam etti.
Bilkent arkeoloji ve sanat tarihi ile başlayan üniversite hayatını kader kısmet kontenjanından hep yarıda bıraktı.
Evlendi. İki kız ve bir oğul sahibi oldu.
Çeşitli dernek ve vakıflarda yöneticilik yaptı.
İnternet medyacılığının yoğunlaştığı dönemlerde birçok sitede hayatın özüne dair yazılar yazmaya başladı. Kimi zaman bir dilenciyi, kimi zaman sokak aralıklarında unutulmuş sade yüzleri, kimi zaman da bir kenarda unutulmuş ağacı yazıp bitkilerle konuştu.
Sosyal medyada bu kadar yazar ve şairin bulunduğunu bilmeden bir kaza ve ısrarlar sonucu yazılarını burada da paylaşmaya başladı.
Yazılarının altına ismini ilk "med" olarak yazdı. Daha sonra bir dostunun tavsiyesi ile gerçek ismini kullanmaya başladı.
Rabbinin karşısına çıkardığı güzel yüreklerle buradaki çalışmalarına devam etti.
İlk kitabı ve ilk baskısı kısa sürede biten "Yazının Şahitliği," bunca anlatılan özgeçmişinde yaşadığı, biriktirdiği, duyduğu, ağladığı, düşündüğü şeylerin kitabı olarak okuruyla buluştu.
İkinci kitabı "Bizimkiler" ile yazım hayatına devam etti.
Hiç farkında olmadan söyleyip bir yerlere karaladığı "Yazının Şahitliği Elimizden Tutsun Diye" sözü, yazılarının niyeti ve sloganı oldu.
Şimdilerde TYBG Şubesi Üyesi ve baskıya hazır birçok kitap projesi var.
Düşünerek, hüzünlenerek, susarak, yazarak, namaz kılarak, çay içerek, yürüyerek, kırılarak, alınarak, sinirlenerek, denk geldiği yerde ağlayarak hayatına devam ediyor.
Ölünce cennete gitmek, Rabbine sunabilecek bir yüz hazırlamak ve ardından gelecek iyi şeyler bırakmak en büyük ideali.