- Ve hiç gözyaşı dökmemek, yaşamamaktır...
- İnsan, içinde bir yabancıyı barındırır: yazmak, işte o yabancıya ulaşmaktır. Budur ya da hiçbir şey değildir...
- Akıl gibi bir şey delilik de. Açıklanmıyor. Tıpkı akıl gibi. Geliyor iyice sarıyor seni, o zaman anlıyorsun. Ama geçip gidince de bir türlü anlayamıyorsun ne olduğunu
- Bir kaç yıl içinde seni unuttuğum zaman, bu çeşit başka hikayeler geçince başımdan, aşkın unutuluşu olarak düşüneceğim bu hikayeyi. Şimdiden biliyorum bunu
- Umutsuz bir aşk. Öldürülmüş bir aşk. Bu yüzden unutulmaya yazgılı. Bu yüzden sonsu.Tıpkı aşkta olduğu gibi bir sanı beliriyor insanın içinde, hiç unutamayacağı sanısı bende hiç unutmayacağım sanmıştım. Tıpkı aşkta olduğu gibi.
- Bildiğini sanıyor insan.Sonra bakıyor ki hiç bilemiyor
- Akıl gibi bir şey delilik de. Açıklanmıyor. Tıpkı akıl gibi. Geliyor iyice sarıyor seni, o zaman anlıyorsun. Ama geçip gidince de bir türlü anlayamıyorsun ne olduğunu.
- Erkek bir kadını hiç düşlemediğini, kadını sevilebilecek bir nesne olarak hiç düşünmediğini söyler. Kadın der ki: ''Korkunç bir şey bu. Sizi tanımadan önce böyle bir şeyi düşünemezdim bile.'' Erkek, bunun Tanrı'ya inanmamak kadar korkunç olup olmadığını sorar. Kadın o kadar korkunç bulur bunu. Korkunç olan, erkeğin sürekli olarak kendinde bulunmasıdır. Ama kuşkusuz, olunabilecek en iyi yer, umutsuzluğu yaşamaya en uygun yer burası olmalıdır, umutsuz olduklarını bilmeyen, soyu olmayan erkeklerin yanı.
- Erkek anlamaz, hemen güvensizleşir, kuşkulanır; kadın onun bu halini sever. Evrendeki hiçbir şeyin, hiçbir hayvanın, hiçbir bitkinin olamayacağı bir biçimde güzel olduğunu söyler erkeğe. Orada olmayabileceğini söyler... Hayatın akışına katılmamış olabileceğini. Gözlerini, cinsel organını, ellerini öpmek istediğini, kendisi kurtuluncaya kadar onun çocukluğunu kucağında sallama arzusu duyduğunu söyler. ''Kitapta şöyle yazacak,'' der, ''saçları siyahtır, gözlerinde bir gece manzarasının hüznü.'' Erkeğe baka. Başına ne geldiğini sorar. Erkek, soruyu anlamaz, güldürür bu kadını. Erkeği öylece, hafif bir kaygı içinde bırakır. Sonra öper erkeği, erkek ağlar. Ona çok dikkatli bakıldığında ağlar. Kadın da onu görüp ağlar.
- ''Bundan böyle sizin gibiyim,'' der kadın. ''Nedenini bilmediğim uzun ve gizemli bir acının bitimindeyim.'' Sarı ışığın altında yüz çıplaktır. İçteki şeyden söz eder kadın. Bu içteki şeyin içinde kan sıcaklığı vardır. Belki farklı, kurgusal bir yermiş gibi yapıp içine kaymak ve beklemek, yalnızca bekleyip niyetini anlamak mümkün olabilir.