- "Yaşamın anlamını kavramak için her şeyden önce yaşamın anlamsız ve kötü olmaması gerekiyordu."
- Eğer benden isteneni yapmazsam, bu durumda benden istenen şeyi asla kavrayamam. Bunun sonucunda da hepimizden, bütün insanlıktan isteneniyse hiç kavrayamam.
- Geçmişte olduğu gibi bu günde ortodoksluğu benimsediğini söyleyen kimselere en çok , kendini son derece önemli sayan , ruhsuz , acımasız insanlar arasında rastlanır. Halbuki akıl , doğruluk , dürüstlük , yumuşak kalplilik ve ahlaklılık , en çok kendini inançsız olarak ilan eden insanlarda görülür . Itiraflarım sayfa 10-11 Tolstoy
- Mutlu bir aile hayatının oluşturduğu yeni şartlar beni , hayatın alamını araştırmaktan tamamen alıkoyuyordu. Bu sıralarda bütün hayatımın merkezinde ailem , eşim, çocuklarım ve onlar için evin imkanlarını genişletmek yer alıyordu. Mükemmelleşme çabasının yerini - daha önceleri bir ara farkına varmadan bunun yerini genel bir mükemmelleşme ilerleme çabası almıştı - elden geldiği kadar kendimin ve ailemin rahat etmesi çabasına bırakmıştı. TOLSTOY sayfa ;22
- Ama sorular gittikçe daha sık ortaya çıkmaya başladı, hep daha zorlayıcı bir tarzda cevap bekliyordu. Durmadan aynı yere düşen noktalar gibi , bu cevapsız sorular da kara bir leke halinde toplanıp büyüyordu. Bir iç hastalık nedeniyle acı çeken bir insanın hali nasılsa , benim halimde öyleydi. Önce hastanın önem vermediği işaretler belirir, sonrada bu işaretler gittikçe sık tekrarlanır ve zamanla kurtulunması imkansız bir ıstırap haline gelirler. Acı büyür ve hasta düşünmeye vakit bulamaz olur. O zaman fark eder ki , Kendisinin UYUMSUZLUK saydığı şey, dünyada onun için en önemli olan şeydir, yani ÖLÜMDÜR.. sayfa 23 Tolstoy
- "İyiliğin bir nedeni varsa, iyilik değildir artık o. Sonucu, yani ödülü varsa iyilik olmaktan çıkmıştır. Öyleyse iyilik, neden ve sonuçlar zincirinin dışındadır." (Levin)
- "Beni tanıdığını sandı. Oysa beni tanıyan herhangi bir kimsenin tanıdığı kadar az tanıyor beni o da." (Anna)
- "Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."
- "Savaşı gerekli mi buluyorsunuz? Çok güzel. Savaştan yana olanları, savaşa inananları ileri hatlarda çarpışacak özel bir birlikte toplayıp en önce sürün savaşa, hücuma kaldırın."
- Hayatın bütün bu çok zor ve yanıtsız sorularına verdiği ortak yanıtın dışında bir yanıt yoktu. Bu yanıt şuydu: Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak.