- ... resim , yoğun , sessizce dramatik; hayatın ikilemine ve karmaşasına katılmak için sanki sihirli bir değnek bekliyormuş gibi mükemmel bir bütünlük oluşturmaktadır.
- ... ve şunu da belirtmeliyiz ki sanatçının bütün derdi insanı ve elinden geldiğince insanlık hallerini yansıtmak. Böyle bir kalabalığı resmedebilmek için insanın vicdan terazisinin çok hassas bir dengeye sahip olması gerekir. Pilatus kendi çıkarını düşünüyor , Meryem anaç , ağlayan kadın pişmanlık duyuyor, Yuhanna , büyük bir keder taşıyor olsa da metanetini koruyan güçlü bir adam , askerler fetheden muktedirlerin azmini ve üstünlüğünü taşıyor ancak fetih gururlarıyla çelişen tuhaf bir ifade var yüzlerinde.
- Meryem'i bir Madonna, Yuhanna'yı da müjdeci olarak çizmek daha kolay olurdu belki ama sanatçı Meryem'i bir anne, Yuhanna'yı da sıradan bir adam olarak resmetmeyi seçmiş. Bu seçimin ziyadesiyle yerinde ve zekice olduğunu düşünüyorum...
- Tolstoy'un dediği gibi, öncelikle "Ne yapmalıyız?" sorusu gelecektir. Öncelikle zihnimizi riyakârlıktan arındırmalı, destek olarak ortaya sürdüğümüz sahtekârlıklarımızı bertaraf etmeliyiz.
- Bana, tiyatronun fırsat mı gereklilik mi olduğunu soracak olursanız kesinlikle "gereklilik" olduğunu söylerim. Hayvani içgüdünün insan zihnine en keskin biçimde uyarlanmış halidir hatta. İnsanoğlunun, dünyanın varoluşu kadar eski, mazgallardan fırlatılan ateş topları gibi görülür olma arzusunun da ötesinde yapıcı ve biçimlendirici olma isteği vardır. Tüm sanat dallarının gerekliliği buradan kaynaklanır.
- Milletlerin de bireyler gibi kendi egoları vardır.
- Bu satırlar da "Ulyssessce"yi "Türkçe"ye çeviren Nevzat Erkmen'den.
Kırk yıldır süren bu yolculuk, bitti nihayet. Gerçek bir "klasik" (herkesin bildiği, kimsenin okumadığı) - Baksana ,Mulligan ,dedi Stephen usulca.
Haines bu kalede daha ne kadar kalacak?
Buck Mulligan omzunun üzerinden tıraşlı yanağını gösterdi.
Tanrım, şu Allahın cezası ingilizler.Para sıçıyor kabız herifler.Kendisi Oxfordlu ya.Sen, Dedelus,sen tavrı hareketlerin tam Oxfordlu.O anlamaz seni.Ha,benim sana taktığım ad en
iyisi:Ustura Kinch.
1-32 (1.bölüm 32.sayfa) - Mulligan gene korkuluğa çıkıp oturdu ve açık meşe renkli saçları hafifçe dalgalanırken,gözlerini Dublin körfezine dikti.
Tanrım ,dedi yavaşça.Deniz ,Algy nin dediği gibi değil mi tıpkı:Engin güzel bir anne.
1-33 - Buck Mulligan birden Stephen'ın koluna girdi ve usturasıyla aynası,onları sokuşturduğu cebinde tıngırdayadursun,onu kulenin çevresinde dolaştırdı.
1-35