- HAYAT... Kendimizi sevmek ve bulmak oyunu...
- Aşkta mesele şu ki... O dönme dolap, adı üzerinde, dönüyor... Yükseliyor... Alçalıyor... Ama sen hep en tepedeki halini anımsıyorsun...
- Kimden doğduğun, nasıl bir ailenin içinde büyüdüğün önemlidir. Yazgının ilk paragrafıdır onlar. Doğduğun şehrin bile bir kodu vardır bu yazıda. Üzerine parçalar ekleye ekleye ya da sadece bunlar yüzünden eksile eksile yaş alırsın...
- Bir insanın yumruğu kadardır kalbi, derler.
Demek ki kalbin kadar insansın.
Avucunun içine düşen kalp kadar merhametin... - Daha sonra aşk acısını "iyice" çekebilmek için kendilerine saklıyorlar erkekler kalplerini...
Çünkü kemirip tükettikleri hep kadınların kalbi oluyor...
Nedense! - Aşk aslında başından beri "düşmesin" diye birbirinin elinden tutmak değil midir zaten?
Aşk bittiğinde yerine koyacak bir güven, bir ortak yaşam, bir ortak sevinç, bir ortak endişe, bir ortak bekleyiş yoksa elini bırakıyor insan...
Bir bakıyorsun ki düşmüşsün... - İşte böyle sevgili... Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi. Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi.
- Anne karnında her şeyden ve hepsinden evvel kalbin, sonra omuriliğin beliriyor. Ardından tomurcuk açıyor ellerin.
Bir insanın yumruğu kadardır kalbi, derler.
Demek ki kalbin kadar insansın.
Avucunun içine düşen kalp kadar merhametin... - *Bebek, ciğerine hava dolduğu an ağlamaya başlar. Anlar ki, dünyadadır artık...
- Bir kadına en çok yakışan aşk işareti... Durmaksızın, nedensiz tebessüm etmesine neden olan o dudak kelebekleri... İki yanda, arsız, tazecik, güzeller güzeli iki kelebek... Bir kadın sevildikçe daha çok kanat çırpan kelebekler...