- Mutsuzluk fikri belli bir noktaya dek bizi şefkatli kılar, ama bazı özel durumlarda bu nokta aşıldığında, mutsuzluk bizi şefkatli kişiler yapmaz artık. Bunun her insanın yüreğinde mevcut olan bencillikten kaynaklandığını söyleyenler var -yanılıyorlar. Bu durumun asıl sebebi insanın karşısındaki hastalığa, mutsuzluğa derman bulamayacağına karar verip, umutsuzluğa düşmesidir. Duyarlı bir kimse kendi merhamet duygusu yüzünden sık sık acı çeker. En sonunda da, içindeki merhamet duygusunun kimselere yardımı olmadığını anladığı vakit, sağ duyusu bu kişinin ruhunu merhamet hissinden arındıracaktır.
- İnsanlar kıskançlık uğruna cinayet işlemişlerdir ve öfke uğruna ve nefret uğruna ve bencillik uğruna ve ruhsal gurur uğruna; ama ben hiçbir insanın yekdiğerini sevme uğruna şeytani bir cinayet işlediğini duymadım.
- Beklenmedik ve tam anlamıyla akıl almaz bir biçimde gözü korkan bir insanın, en temel inancının bile sarsılması sık görülen bir şeydir.
- Azimli bir insanı pasif direniş kadar çileden çıkaran bir şey yoktur. Direnilen kişi acımasız değilse, direnen kişinin pasifliğinin de bir zararı dokunmuyorsa, o zaman direnilen kişi, iyi günündeyse, sağduyusuyla çözemediği şeylerin üstesinden hayal gücünü şefkatle kullanarak gelmeye çalışacaktır.
- Hayatımda ilk kez beni ezen, canımı yakan bir melankoli hissediyordum. Daha önce, hoşlanmadım diyemeyeceğim bir hüzün dışında buna benzer bir şey yaşamamıştım. Paylaşılan insanlığın bağı beni şimdi karşı konulmaz biçimde kedere boğuyordu. Kardeşlik melankolisi!
- Yapmamayı tercih ederim.
- " ...Evet,önce de olduğu gibi, Bartleby'nin gideceğini varsaymıştım,gelecekte,öyleyse şimdi,geçmişte gittiğini varsayabilirdim.Bu varsayımın meşru uygulaması olarak şimdi telaşla ofise girebilir ,Bartleby'yi hiç görmemiş gibi yapabilir,sanki havaymış gibi üstüne yürüyebilirdim. " S.69
- Yaşam dediğimiz bu acayip, bu karmaşık işte, öyle garip anlar olur ki, insan şu koca evreni büyük bir şaka olarak görür. Bu şakayı pek anlamasa bile, kendisiyle alay edildiği kuşkusuna düşer. Gene de yürekli kalır, tartışmayı doğru bulmaz. Tüm bu olan bitenleri, tüm inançları, tüm din ve mezhepleri, görülür ya da görülmez her şeyi, ne denli kaskatı, ne denli yamru yumru da olsa yutar; sindirme gücü çok gelişmiş bir devekuşunun, mermileri ve çakmak taşlarını yuttuğu gibi küçük zorlukları ve üzüntüleri, beklenmedik felaket korkularını, elini kolunu ya da canını yitirme tehlikelerini, tüm bunları ve ölümü bile, gözle görülmeyen ve sağı solu belli olmayan o koca şakacının, gülerek attığı birer şamar, keyifli birer sille sayar. Söylediğim bu garip duygu, yalnız en zor durumlarda gelir insana. Bu duygu kuşku duymadığımız öyle bir anımızda yakalar ki bizi, biraz önce pek önemli saydığımız bir şey, büyük şakanın ancak bir parçası gibi görünür bize o anda.
- " ...sefalet karanlıkta saklanır ,onun için sanırız ki sefalet yoktur." S.60
- " Ama çoğu zaman bu böyledir: Daha dar kafalı kişilerin sürekli sürtüşmesi,daha cömert bakışlı olanların en iyi kararlarını sonunda aşındırır." S.72