- Yüzümde, güneşten yaprakların altındaki yüzümde, Bir yayla rüzgarının ay ışığı gibi kanatları. Büyük yolculukların arifesindeki silik uykular Ve yüzümde rüyaların sükundan süratleri. O sabahlar ki iki avuç su serperken Yüzümde en derin deniz diplerinin kainatları. Ve sonbahar dallarının gölgeleri yüzümde Sonsuz mevsimlerin o altın nebatları. Yüzümden annemin elleri gibi geçer En ışıksız dünyaların hilkatleri. Ve hayalden bir mimari halinde Yüzümdeki mazinin aşk saatleri. Yüzümde bir temas gibi çizgiler hissediyorum O çocuk kahkahalarımın kaybolmuş hatları. Yüzümün çirkin mumyası karanlığa değdiği yerde. Meçhul ölülerin meçhul hayatları.
- Neden geçersiniz kapımdan, Siz Allah'ın vakitleri. Gecelerin sonsuz karanlığında, Neden kuşlar uçuyor, ruhumdan. Ve neden daima gerilerde, Semaların ve hayatın en güzel yeri. Ve neden Venüs'ü kaybettik, En güzel mermerde. Uykular aydınlık nur gibi, Neden, sularda mavilik. Topraklar ve şarkılar geçmiş; Neden bulamadık nasibi? Neden akıl ermez gecelere, Yıldızlar silinir, neden. Çocuklar, ey tanıdıklarım, Neden aşka ve zafere?
- Görmek, karanlık yapraklar üstünde, Gece kadar yaşayan rüzgarı görmek. Göz yaşlarından sonra gelen hatıralar gibi, Ruha damlayan mavi yıldızlan görmek. Görmek, bir kör gibi içinden görmek, Ellere değen manzaraları. Ve yine bir kör gibi ellerle yoklayarak, Görmek çiçekleri, görmek baharı. Görmek altın kuşları ki uçar şiirlerde, Ve parlar bir vezin gibi ruhun havasından geçerken. Görmek mesafelerde kalbi, Ve görmek aynaları, yaşıyor muyum, derken. Uzaktan geçen bir sandal ki bembeyaz, Bembeyaz görmek engini, bir ses kadar. İçinde vücudunu hissederek, Görmek bir mezarı, herkes kadar. Görmek, bir dürbünün tersiyle uzaktan, Bir bahçe, bir heykel, bir havuz. Görmek, derin denizlerde yüzer gibi görmek, Mavi şafakları ki aşk kadar sonsuz. Görmek, çocukluğun yatakları kadar sıcak hislerle, En uzak hatıraların en güzel yerini. Görmek, geçip giden bütün hayatı görmek, Ve düşünmek seni, düşünmek seni.
- Seni resmedeceğim taşa ve mermere, Ve geceler içinde, ağlayarak, Karanlıklarda ziyaret edenleri, Bir günah gibi çarpacak. Düşünebildiğim - kadar kör, Sevebildiğim - kadar kahpe. Ölüm sırrıyla uzaktan, Sirayet eder kalbe. Kırmızı güllerle çevrilmiş, Islak ve beyaz. Göklerin yavaşlığı gibi mahzun, Ve anlamaz.
- Taşlayınız beni merakla ve uzaklardan, Yeni bir şey keşfeder gibi. Bir hayvan kadar mağrur ve kanlıyım, Taşlayınız üstümdeki nasibi. Etrafımda raksederek bakireler, Şekle ait hatıralar uçan. Kırmızı güllerin kokusunda Mermer meyvalar arasından. Şehveti ve Allah'ı ayırt edemez, En eski bir çocukluk vakti kadar. Taşlayınız, heykeller gibi esrarımı, Memnun olsun ağaçlar.
- Yazmak yürümektir ... Bu kuş Bu yaprak Bu yıldız Ulaşırken ta uzaklara Ayak izleridir Sözcükler ellerimizin