Dimitris, Yunanistan'a dönmesi için ısrar eden akrabalarına, "İzmir öyle bir yerdir ki," diye ballandıra ballandıra anlatmaya sayılırdı. "Osmanlı toprağı dersin, ama değildir. Hristiyan desen o da değildir. Hepsinden birer tutam vardır işte. Ayrı bir ruh, ayrı bir dünyadır İzmir." (s. 14)

Hürrem,dünyanın o tarihe kadar gördüğü en büyük imparatorluğun padişahı kadar kudretliydi artık ama devlet belgelerinde,vakıf senetlerinde,yaptırdığı eserlerin kitabelerinde dahi adı yoktu.'Şehzade Beyazıt Han'ın validesi' yazıyorlardı ondan bahsederken mesela.Ya da Şehzade Mehmet Han'ın Annesi..hepsi bu.Taçsız hatta isimsiz bir imparatoriçe!

''Ya çakalın kafasını koparmak lazım ya yılanın'' ''Ya da ikisinin birden''

Hayat satrancında vezirini çekecek ve ''Şah'' diyecekti Hürrem.

'Gönül ferman,Devlet,sevda dinlemez'

"Erkek dediğin, ne kadar güçlü olursa olsun, ardında bir kadın gerek.Ama onu nasıl idare edeceğini bilen bir kadın."Nasıl idare edecekti erkeği?Güldane Sultan,bu sırrı Aleksandra'ya öğretmeden göçüp gitmişti.

İlk sözü, 'Bırakaydınız,' oldu, "bıraksaydınız da aşk acısıyla yanan bu can, alevlerin sırtına binip bu dünyadan çekip gitseydi."

"Beri yandan Gülbahar Haseki de haksız sayılmaz.Neticede onun ki de sevdadır.Sevda dediğin ferman dinlemez.Kadın kısmının içine bir kere kıskanç..." Daye Hatun "Kıskançlık düşmeye görsün,her şeyi yapar," diye Gülbahar'ın hareketine bir mazeret yaratma çabasına devam edemedi.

Alınyazısını yazan ne sensin,ne benim. Ne de bütün kudretine rağmen Hünkar oğlum. Bir emriyle can bile alır ama aslında irade onun değil, Yüce Allah'ındır. Hepimizi, yeri, göğü, yıldızları yaratan Allah'tır.

Orası Allah'ın her kuluna kapısını açmıştır.İster Müslüman, ister Hristiyan, ister Musevi olsun, o kapıdan girer. Yeter ki iman emiş olsun.