- Bir anıyı yeniden yaşamaya çalışmak ne kadar umutsuz, anlamsızdı. Yapay mücevherden daha uyduruk bir şeydi. Sayfa;121
- ...bütün ödlekler gibi, kendimden daha korkak birini bulunca gözü pek kesilmiştim... Sayfa;126
- "Herkesin, bütün canlıların, ister hayvan olsun, ister insan, şefkate gereksinimi vardır" "Çok doğru" diye düşündüm, "ama ne almasını ne de vermesini biliyoruz. Birisi bize azıcık sevgi göstermeye görsün, ne oyunlar oynuyoruz." Sayfa;128
- Hepimiz okyanusun sonsuzluğunda kaybolmuş yapayalnız adacıklardık; sınırlarımızı aşıp bir başkasına dokunabilmemiz, yanılsamaydı yalnızca. Sayfa;129
- "Cehenneme giden yolun taşları iyi niyetle döşenmiştir" derler ama ben buna inanmıyorum. Her iyi niyet taşını ters çevirin, altında bir alçaklık saklıdır. Sayfa;137
- Hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz. sonra da, ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız... Sayfa;138
- "Sonuçta, birisini var olmayan bir dünyaya inandırmak, hiç gelmeyecek bir mutluluğa hazırlamak, zavallı bir sokak köpeğini, ömür boyu tekmeler, taşlar görecekken şefkate alıştırmak suçtur."
- "Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı."
- "Oysa gerçekte ben, bunalımdan bir türlü kurtulamayan, hiçbir düşünceye, inanca ya da insana bağlanamayan, sürekli huzursuz, karamsar ve yapayalnız biriydim. Yaşama coşkumu çoktan kaybetmiş, belki de hiç kazanamamıştım. Bana kalırsa kişisel tarihimin tek bir teması vardı; hayalkırıklığı."
- "..., ölüme hazırlanan yaşlı bir kadın kadar umutsuz ve kırgındım."