- Evet evet evet, işte buydu. Gençlik bitmeliydi, ah evet. Ama gençlik, hayvanmış gibi olmaktır zaten sadece. Hayır, sadece hayvanmış gibi olmak değil de hani şu sokaklarda satıldığını dikizlediğiniz minik oyuncaklardan biri olmak gibidir, teneke ve içi zemberekli ve üstünde kurma kolu olan ve gırr gırr gırr diye kurunca gitmeye başlayan, yürüyen filan minik heriflerden biri olmak gibidir, ey kardeşlerim. Ama dosdoğru gider ve bir şeylere çarpar bam bam ve yaptıklarını, elinde olmadan yapar. Genç olmak, bu minik makinelerden biri olmak gibidir.
- Hapisteki şairin dediği gibi, ''her insan sevdiği şeyi öldürür''.
- Bu dünyaya sırf Tanrı'yla bağlantı kurmaya getirilmediniz.
- Kitabın ne anlattığını çakozlayamadım. Manyak bir tarzda yazılmış gibiydi, ah ve oh gibi bir sürü bok püsür vardı ama galiba bugünlerde bütün insanların -sizlerin, benim ve o herifin- makinelere dönüştürüldüğünü ve aslında daha çok, meyve gibi doğal bir şey olduğumuzu anlatıyordu. Anladığım kadarıyla F. Alexander, hepimizin Tanrı'nın meyve bahçesindeki dünya ağacı dediği şeyde yetiştiğimizi düşünüyordu ve oradaydık, çünkü Tanrı'nın sevgiye susuzluğunu bizimle dindirmesine gerek yoktu filan, bok püsür işte.
- Her insan sevdiği şeyi öldürür.
- Anladığım kadarıyla dünyada kimseye güven olmuyordu, ey kardeşlerim.
- Beklemeyi bilen, eninde sonunda fırsatlar yakalar.
- ''...iyilik içten gelir. İyilik seçilen bir şeydir. İnsan seçemediğinde insanlıktan çıkar.''
- Tanrı iyilik mi ister yoksa iyi olma seçeneğini mi? Kötülüğü seçen bir insan kendisine iyilik dayatılmış bir insan bazı açılardan daha üstün olabilir mi?
- Toplumun onayladığı eylemlerin dışına çıkamıyorsun, yalnızca iyilik yapmakla görevli bir makinesin.