- İnsanoğlunun yaradılışı gereğidir ki kendi mutluluğunu yalnız kendisinin bilmesiyle yetinmez, başkaları da görsün, duysun ister. Hatta bir adam gerçekte mutlu olmasa bile, insanları, kendi saadet haline inandırmak için hilekarlığa ve yalancılığa bile başvurur. İnsanoğlunun bu temel yapısı genel bir şey olduğundan pek öyle göze çarpmaz ise de, beş paralık bir saate, yirmi beş liralık veyahut daha fazla para vererek elmas kordon takmak gibi gösterişli davranışlar, bu özelliklerin ilk gereklerindendir.
- Ah! İnsanoğlu böyledir. Özellikle genç kısmı böyledir. İnsan, başkalarının tecrübelerine itimat etmez. İtimat etmek içinse, tecrübeleri bile bizzat tecrübe etmek ister. Halbuki bu tecrübeden, pişmanlıktan başka bir şey doğmaz.
- Ömrümüz o kadar kısadır ki bu alemde her bir şeyi tecrübe ederek ve yaşayarak öğrenmeye vaktimiz yetmez. Diğer insanların yaşamış oldukları tecrübeleri öğrenirsek, belki rahatça, serbestçe, namusluca yaşayabilmeyi başarabiliriz.
- İlk Osmanlı karantinahânesi, Kız Kulesi'ydi.
- Benim için tiyatro oyuncusu denilen mahluk, bir edebiyatçının yüksek duygularını gösteri sahasında hakkıyla canlandıran sanatkârdır.
- Zaten benim bir kuralım dahi budur. Bir şey ya hiç olmamalı, ya da olursa (tam) olmalı!
- Herkes, İstanbul'u kendi yeteneğine, ilgi alanına özgü bir göz ile görmüştür...
- Bizim için rahat, ne kadar uzak!..
- Siz bir kaşığa benzersiniz ki herkesin ağzına girersiniz. Bundan dolayı midesi olan bir adam, o kaşığı ağzına almaktan iğrenir...
- Kalyopi, bu "Ne kadar iyi adamsınız!" Sözünü o kadar şaşırtıcı bir tavırla söylemişti ki sanki dünyada bu kadar iyi (bir) adam bulunabileceğine ihtimâl dahi verememekte olduğu, tavrından anlaşılmıştı.