- Hâlbuki evlilik, bir şehir kurumu, bir güvenlik düzenidir.
- Hâlbuki her fikir otlağından, topal ve yaralı bir hayvan gibi sopayla, taşla, tekmeyle uzaklaştırılan eleştirmen, gerçekte, insan zekâsının en etkili hizmetkârlarından biridir. Gelecek şafaklara doğru yürüyen kafilenin ta önünde, umudun bayraklarını dalgalandıran, onun koludur.
- Fen, yağmur gerektiği zaman yağdırma imkânını bulmadıkça ya da suyun yerini tutacak bir madde keşfetmedikçe, dünyanın mutlak hâkimleri, şu kızıl ufuklar üzerinde sıra sıra yürüyen ve gürleyen kara bulutlar olacak!
- Hiçbir şey dil kadar bir ağaca benzemez. Diller tıpkı ağaçlar gibi mevsim mevsim rengini kaybeder ölü yapraklarını döker ve tazelerini açarlar. Dilin yaprakları, kelimelerdir.
- Son yılların ağlanacak, sahte mimarisi yüzünden değil midir ki, ruhumuzun estetik yeteneğine delil aramak için geçmiş sanatkârların eserlerine başvurmaktan başka çare bulamıyoruz...
- Daha dünkü şair, üslubuna sürdüğü alacalı renklerle bir hafta içinde, soluk bir eski elbise zavallılığına düşerken; sıfatsız, benzetmesiz, eğretilemesiz Homeros, saf bir billur piramidi gibi, hâlâ güneşin ışıklarını güneşe yansıtıp duruyor...
- Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harap olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!
- Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mutlu olmanın hiç imkânı var mı?
- Her hayvanın avı, kendisinden daha küçük ve daha savunmasız bir yaratıkken, tahtakurusunun gıdası, kendisinden bir milyon defa büyük olan insanın derisi altındadır. Ne ağlanacak talih!
- Esnemek, acılı bir ruh düğümü olan bütün gerilmiş durumların çözülüp açılmasıdır.