- Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!
- Her birimizin içinde sağlığa ve hastalığa, zenginliklere ve yoksulluğa, özgürlüğe ve köleliğe rızamız yatar. Bunları kontrol eden sadece bizleriz, başka biri değil.
- Benim değil, senin istediğin olacak, çünkü senin istediğin benim senin için istediğim şeydir. Öteki insanlar gibi sen de yoluna git ve yeryüzünde mutlu ol.
- Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek.
- -Kararlı ile inatçı arasındaki fark nedir?
+Kararlıysak kendi hayatımızla uyum içindeyizdir. İnatçıysak değilizdir! - Birkaç zirve tırmandıktan sonra iniş olmaz, kanatlarımızı açıp üstlerinden uçarız.
- Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.
Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu. - Martı Jonathan kıyıdaki sürüye katıldığında, çoktan gece olmuştu. Başı
dönüyordu ve müthiş yorgundu. Yine de keyifli bir taklayla başladı inişe ve
uzun bir süzülmeyle tamamladı. Duyduklarında, diye düşünüyordu. Devrimi
duyduklarında, sevinçten çılgına dönecekler. Şimdi yaşam ne kadar anlamlı!
Balıkçı teknelerinin peşinden bezgince ileri geri sürünmenin ötesinde, gerçek
bir anlam bu! Bilgisizlikten sıyrılıp çıkabiliriz, kendimizi mükemmel, zeki ve
yetenekli yaratıklar haline getirebiliriz. Özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz
Gelecek, umut pırıltısıyla çağırıyordu. - "Binlerce ve binlerce martı yaşardı, biliyorum" diyerek başını salladı
Sullivan. "Sana verebileceğim
tek yanıt, senin ancak milyonda bir rastlanan
bir martı olduğun. Çoğumuz öylesine yavaş geliştik ki. Dünya
değiştirdiğimizde, vardığımız yer hemen hemen aynısıydı terk ettiğimizin,
nereden geldiğimizi
hemen unutarak ve geleceğe aldırmayarak günü birlik yaşadık. Karın doyurmanın, didişmenin
sürü içinde iktidar hırsının
ötesinde değerler olduğunun
bilincine varmak için kaç yaşamdan
geçtik dersin? Binlerce Jon, on binlerce! Sonra da yetkinlik denen şeyin
varlığını öğrenmek için yüz yaşam ve ona ulaşmak için bir yüz yaşam daha.
Şimdi aynı kural bizim için yine geçerli elbette: Gelecekteki dünyamızı
burada öğrendiklerimizle kuran.
Bir şey öğrenmedik mi, geleceğimiz
şimdikinin eşi olur. Hep aynı sınırlamalar, üstesinden gelmemiz gereken
kurşun gibi ağır bir tekdüzelik... hep aynısı." - Sence biz zamanımızın ilerisinde miyiz?