- Kimseyi kırmamak, üzmemek şartıyla, her şeyi dene. Bir gün çekip giderken, geride ne aklın kalsın, ne de senin yüzünden kırılmış bir yürek.
- Keçe külahımı düşürdüm abi. Şimdi babam çok kızacak! Kızmayacak Muho dedi Nusret. Sen küçük bir kahramansın. Bugün vatan için, az daha ölüyordun. Bok yoluna gidiyordun desene şuna! dedi dükkan sahibi. Sokaklarda yürümekle bu iş bitseydi, bu halde mi olurduk! Nusret adama ters ters baktı. Bizim elimizden gelen bu kadar, dedi. ... Muho, ikindi vaktinde eve döndüğünde, Gşrit için gün boyu bağırmaktan sesi kısılmış ve yorgunluktan helak olmuştu. Ev halkına heyecan içinde yaşadıklarını anlatıyor, Girit'i kurtardığını zannederek seviniyordu. Parça parça küçülen vatanına sahip çıkmak için elinden geleni yapmıştı... Girit'in Balkan Harbinin sonunda nasılsa Yunanistan'a geçeceğini bilmediğinden, o gece uykuya çok yorgun ama gonlu rahat daldı.
- Ne demişti İngiliz düşünürü Becket, kralına düşmanı yenmek için duşmanının silahını kullan. Bir İngilizden kım daha ıyı bilebilirdi bol, yonet sırlarını Bir gün tekrar boyun eğmemek için batı dünyasına, onların dilini de, adabınıda oğrenmeliydi Osmanlılar. Ahh hep böyle yapıyor sonra da dilini ısırıyor Ahmet Reşat. Hangi Osmanlılar? Osmanlı mı kalmıştı? Osmanlılar 1923 ten beri Türk'tüler. Yeni bir adları vardı. T.C . Cumhuriyeti kabullenmişti kabullenmesine ve Mustafa Kemale vatanını kurtardığı için minnettardı ama ne istemişti canım Gazi, koskoca hanedandan?
- (Muhittin'den bahsediliyor) Postaneye yürüdü, İstanbul'a bir telefon bağlatsam ne kadar beklerim? Diye sordu memura. Uç saat kadar dedi adam. Kalsın. Postaneden çıktı, evine yürümeye başlamıştı yorulmuştu. Bir taksi çevirdi. Ulus'ta evinin önünde indi. Bomboş bekar evine girdi. Evini paylaştığı mühendis arkadaşı Tevfik dönmemişti henüz. Niye dönsün ki, işi gücü vardı onun. Kendini küçük odasındaki yatağa bıraktı. Günün olaylarının üzüntüsü ve yorgunluk ağır bir perde gibi indi üzerine Muhittin'in. Huzursuz bir uykuya dalmadan önce, umudunu kaybetme diye fısıldadı kendi kendine. Umudunu kaybetme sakın.
- İnsan severse, bekler.
- Umut, yeniden umut! Her yeni can bir umuttu. Her yeni gün bir umuttu.
- ' Ne kadar anlatsam yüreğimdeki yarayı göremezsin, isyanımı anlayamazsın. Arkadaşlarımın donarak öldüğü, aç kurtlara ve Ermeni çetelere yem olduğu o seferden beri, beni acıtan bambaşka bir şeydir Mehpare. Vatan için donaydık, vatan için öleydik gam yemeyecektim. Bizler, o karlı dağlara tırmandık, bilir misin? Ruslarla savaşan Almanların hatrı için. Rus kuvvetlerini peşimize düşürelim de Alman askerleri rahatlasın diye bir Şark cephesi açması için baskı yapıldı Osmanlı'ya... '
- Bizler o karlı dağlara niçin tırmandık, bilir misin? Ruslarla savaşan Almanların hatırı için. Rus kuvvetlerini peşimize düşürelim de, Alman askerleri rahatlasın diye, bir şark cephesi açması için baskı yapıldı Osmanlı'ya. Ever delisi sürdü bizleri beyaz cehenneme, doksan bin genç adamı, gözünü kırpmadan sürdü dağlara. ... Dövüşmeden, bir kurşun atamadan teker teker dondurdu bizi. Öldürdü bizi Enver.
- İnsanlar sevdikleri veya mukaddes addettikleri kimselerin kusurlarına karşı kör olur.
- Ölüme meydan okumak, hayata asılmaktı, Allah'ın verdiği emaneti Azrail'den sakınmaktı.Bir nefes daha alabilmekti,ciğeri bir kez daha havayla doldurup boşaltabilmekti. Bir kez daha atmasıydı kalbin,kanın damarda bir sefer daha dolanmasıydı, bir an, bir saniye,bir salise daha yeryüzünde kalmaktı,onca acıya,ıstıraba,çılgına çeviren soğuğa rağmen.