Çinli beğ, içine baygınlık geldiğini anlıyor, fakat yerinden kıpırdayamıyordu. Gece olmustu. Artık İ-çing
Katun da kendisine dilmaçlık etmediği için söylenenleri anlamıyordu. Fakat her sözde kınandığını
sanıyor, içi öç duygularıyla dolup tasıyordu. Halbuki simdi Kara Ozan'la Çuçu karsılıklı Kür Sad'ı
övüyorlardı. Biri bir dört söylüyor, öteki baska bir dörtlükle buna cevap veriyordu:
.
Ötüken'de arslanlar var.
Kür Sad onlardan biridir.
Çok yiğitler vardır ama
Kür Sad erlerin eridir.
. .
Kür Sad'ı doğuran ana,
Ne emzirmis acap ona?
Erlik, ululuktan yana
Tanrı Kür Sad'dan geridir.
. .
Acunda var nice çeri
Kimi üstün, kimi geri
Kür Sad adlı Gök Türk eri
Anadan doğma çeridir.
. .
Kılıcı yıldırım çeler,
Attığı ok demir deler,
Ölüm gelse Kür Sad güler
On sekiz yıldan beridir.
. .
YiÄŸitlik en ileri,
Kalacak on bin yıl diri
Gök Türkler'in gönülleri
Simdi Kür Sad'ın yeridir.
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."