Zaman meridyeninde haksızlık yoktur; gerçeklik ve dram yanılsamasını yaratan şiirin devinimi vardır sadece. Hayatın herhangi bir noktasında bir şekilde salt gerçekle yüz yüze gelen kişi, Gautama ya da İsa gibi adamlara duyduğu ve onları kutsal kılan hayranlığı yitirir; asıl korkunç olan inşaların bu bok çukurundan güller yaratmış olmaları değil, bir şekilde gülü istemiş olmaları. Nedendir bilinmez ama mucize peşinde insan, onu gerçekleştirmek için her şeyi göze almaya hazır. Bir saniye için bile gözlerini gerçekliğin korkunçluğuna kapatabilse kendini fikirlerle baştan çıkartacak, bir gölgeye indirgeyecek. Bir gecede bir şeylerin değişeceği, hayatı dayanılır kılacak bir mucizenin gerçekleşeceği umuduyla her şey sineye çekilir - aşağılanma, alay, yoksulluk, savaş, suç, can sıkıntısı. Ve uzanıp da kapatacak bir el yokken bütün bu süre zarfında içeride bir sayaç tıkırdamaktadır. Bu arada birileri hayatın ekmeğini yiyip şarap yudumlar; iğrenç, iri bir karafatmayı andıran rahip mahzende gizlice şarap içerken yukarıdaki sokak lambasının ışığı altında hayalet ellerini dudaklarına götürür ve su gibi soluverir kan. Sonu gelmeyen bu işkence ve ıstıraplardan mucizeler doğmaz; bir rahatlama alameti bile yoktur görünürde. Fikirler sadece, katliamla beslenmesi gereken solgun, zayıf fikirler; safra gibi, gövdesi yarılan bir domuzun bağırsakları gibi dışarı fışkıran fikirler.
Diğer Henry Miller Sözleri ve Alıntıları
- Zamanın dışında doğmuş insanlar vardır. Ülke, gelenek, kast dışı doğmuş insanlar vardır. Tam anlamıyla yalnız değiller, ama sürgünler, gönüllü sürgünler. Her zaman romantik de değillerdir; yalnızca ait olmazlar hiçbir yere demek istiyorum. (sf15)
- Biraz fazla ışık, biraz fazla enerji (dünyada) ve o kişi insanlık toplumu için uygunsuz görünür. İlhamın karşılığı ya tımarhane ya da mezardır. Gri, doğal dünya, bizim doğal yetişme yerimizmiş gibi görünür. Uzun zamandan beri böyleydi. Fakat dünya, içinde bulunulan koşullar değişiyor. İster kabul edilsin ister edilmesin yeni bir dünyanın eşiğinde bulunuyoruz. Anlamaya ve kabul etmeye zorlanacağız.
- Yedinci günde Tanrı işi bıraktı ve her şeyin iyi olduğunu gördü. Bunu piponuza koyun ve için!
- Benim için onların ahenklerine uymak zorunluluğu yok. Zamanın ağarmasından beri ahenkliyim. Benim çalışmamı işaretleyen berraklık. Dünyaya bir ders vermek amacında olmayıp, sadece okulun bittiğini açıklamak isteyenlerin sınıfındayım.
- Gidişatı değiştirmeye çalışmayı beyhude buluyordum; kalben değişmedikçe hiçbir şeyin değişmeyeceği kanısındaydım ve insanların kalplerinde yaşatanları kim değiştirebilirdi?
11 - Kundaktayken bile filozofmuşum. Hayata karşıydım, ilke olarak. Hangi ilke mi? Beyhudelik ilkesi.
12 - Daha sonra, büyüdüğümde, beni rahimden çıkarıncaya kadar analarından emdikleri sütün burunlarından geldiğini öğrendim. Gayet iyi anlayabiliyorum. Kımıldamanın alemi var mı?
Her şeyin sana bedava sunulduğu rahat ve sıcak bir sığınak terk edilir mi hiç?
12 - Zira tek bir büyük macera var, o da insanın iç yolculuğu ve o söz konusu olduğunda zamanın, mekanın, hatta icraatların önemi yoktur.
14 - Kendi kendimin patronuydum ve istediğim zaman çalışıyordum, ama diğer patronlardan farklı olarak kendi mahvın için, iflasım için çaba sarf ediyordum. Anonim şirket değildim, tröst değildim, devlet değildim, federasyon değildim Tanrı gibiydim, daha çok.
19 - Birkaç ay sonra Sunset Placede oturmuş insanları iblis gibi bir yandan işe alıyor bir yandan kovuyordum. Mezbahadan farkı yoktu,Tanrı şahidimdir.
21