Yine de, o adanın dehşetinden tam anlamıyla kurtulabileceğimi sanmıyorum. Çoğu zaman zihnimin ta gerilerinde, sadece uzak bir bulut, bir anı ve belli belirsiz bir güvensizlik olarak kalıyor ama bazen öyle anlar geliyor ki bu küçük bulanıklık bütün göğü karartabilecek kadar büyüyebiliyor. O zaman etrafıma, arkadaşlarım olan insanlara bakıyorum ve dehşete düşüyorum. Yüzlere bakıyorum, canlı ve aydınlık, cansız ve tehlikeli, kararsız ve samimiyetsiz yüzler; ama hiçbirinde makul bir ruhun o dingin kendine hakimiyeti yok. İçlerindeki hayvan sürekli dalgalanıp kabarıyormuş gibi geliyor ve bir süre sonra gerileyiş, daha büyük bir çapta yeniden oynanacakmış gibi geliyor. Bunun bir yanılsama olduğunu biliyorum, etrafımda erkek ve kadın gibi görünenlerin gerçekten erkek ve kadın olduklarını, her zaman için öyle olduklarını, insanca arzularla dolu ve hassas kırgınlıkları olan, içgüdülerinin baskısından kurtulmuş, hiçbir fantastik kanunun kölesi olmayan, tam anlamıyla akıllı yaratıklar..
Diğer H. G. Wells Sözleri ve Alıntıları
- Zihinsel çok yönlülüğün değişim, tehlike ve belanın telafisi oluşu, gözden kaçırdığımız bir doğa yasasıdır. Çevresiyle kusursuz bir âhenk içinde yaşayan bir hayvan, mükemmel bir mekanizmadır. Alışkanlık ve içgüdü çaresiz kalmadıkça doğa zekâya asla başvurmaz. Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur. Yalnızca çok çeşitli ihtiyaçları ve tehlikeleri karşılamak zorunda olan hayvanlar zekâdan paylarını alırlar.
- Anında elimi manivelaya attım ve kendimle bu canavar arasına bir ay koydum.
(...)
Sonra makineyi durdurdum ve çevremde tekrar eski tanıdık laboratuarı gördüm, takımlarımı, aletlerimi; aynı bıraktığım gibiydiler. Sarsılarak makineden indim ve koltuğuma çöktüm. Birkaç dakika boyunca şiddetle titredim. Sonra sakinleştim. Çevremde eski atölyem vardı yine, aynen eski haliyle. Orada uyumuş olabilirdim, her şey bir rüya olabilirdi. Ama kesinlikle öyle değildi! Her şey laboratuarın güneydoğu köşesinde başlamış, kuzeybatıda son bulmuştu, onu görmüş olduğunuz duvarda. Bu size benim küçük çimenlikten, Morlockların makineyi taşıdıkları Beyaz Sfenks'in kaidesine olan tam uzaklığı verir. - Beni avutsun diye de yanımda iki yabancı, beyaz çiçek taşıyorum. ?Artık soldular, kurudular, kahverengi ve kırılgan bir hal aldılar.? Akıl ile güç gittiğinde bile minnetin ve karşılıklı sevgi duygusunun, insanoğlunun yüreğinde yaşamaya devam ettiğine tanıklık etsin diye...
- Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki, ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi.
- ...İşte bu renkler bizim kâşifin aklına "kör" kelimesini getirdi ilk kez. "Bunu yapanlar," diye düşündü, "kör herhalde."
- "Körler Ülkesi'nde Tek Gözlü İnsan'ın Kral olduğunu söyleyen oldu mu size hiç?" "Kör de ne?" diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca.
- Parlamenter yönetim konusundaki Anglosakson dehası yine kendini göstermişti; herkes konuşup duruyordu, ama sonuçta kesin bir eylem yoktu.
- Zihninin geleceğin toplumsal şartları üzerine uzak düşüncelere daldığı ve sonunda zaman boyutu içinde kendini kaybettiği bir beş dakikadan sonra, Doktor Kemp içini çekerek kendine geldi, pencereyi kapattı ve tekrar yazı masasına döndü.
- Ne kadar iyi eğitimli olsalar da, herkesin içinde birtakım batıl inançlar kalır. Doktor Kemp de ''tırsmak'' denen türden bir hissin her yanını kapladığını fark etti.
- Bütün önemli anlarımda hep yalnız olmuşumdur.