Ve yine demokrasi kavramı İslam çerçevesinde ele alınarak İslam demokrasisinin olup olmadığı üzerinde durularak, izm'lerin dinimizdeki rolüne değinilmiştir.
islam ve demokrasi... Zihniyet farklılığı, İslam'la demokrasi arasında belirlenen sınırı oluşturuyor. Bu farklılık, birinin referans noktasının ilahi hukuj oluşunda, ötekinin beşeri hukuk oluşunda ortaya çıkıyor.
Pratikte demokrasinin egemen güçlere hizmet eden bir sistem haline dönüştürüldüğü; çoğunluğın kararları diye anılan kararların aslında belli bir zümrenin kararları halinde tecelli ettiği azınlıkta kalanların haklarının da söylendiği gibi güvence altında tutulamadığı... bilinmektedir. Dolayısıyla halkın yönetime katılması biçiminde ifade edilen fikrin pratikte fazla bir anlam taşımadığı anlaşılmaktadır
İslam'ın demokrasi ile Liberalizm ile veya benzeri başka izm'lerle uzlaştırılamayacağını, çünkü bunların farklı kaynaklardan neşet ettiğini söylemenin, onun siyasette despotlukla, iktisatta kumanda ekonomisi ile özdeşleştirildiği anlamına gelmez.
okuyunca daha bir şaşırdım herbir satırda. Çünkü demokrasiyi savunan batı, demokrasi için zorbalık olabileceği üzerinde duruyor ve bunun dogru bir davranıs olduğunu savunuyor. Bir miktar alıntı;
Zora başvurmadan hiç bir şey yapılamaz, çünkü bugün herşey zorbacıdır. Demek ki, sorun her zorbalığı kötülemek değil, yararsız zorbalığı kötülemektir.
Diğer Rasim Özdenören Sözleri ve Alıntıları
- Sokaklarda dolaşmak ayıptı. Hiç kimse belli bir işi olmadıkça, belli bir sokaktan geçmezdi. Eğer bir kimse, her hangi bir şekilde kendine ait olmayan bir sokaktan geçiyorsa, bu, muhakkak yadırganacak olağanüstü sayılırdı. Eğer orada bir tanıdıkla karşılaşırsa, o soru kaçınılmaz olarak sorulurdu: "Hayrola?" Bu sorunun gerektirdiği cevap verilebilmeliydi. Bu sorunun cevabını vermeye hazırlıklı olmayan bir insan oradan geçmezdi. Bu sorunun cevabıysa daima tehlikeli, olağanüstü, beklenmedik bir haber aktarırdı.
Fakat şimdi herkes her yerde görülebilmektedir. Yadırganacak bir durum olmaktan çıkmıştır bu. Herhangi birini en beklenmedik bir yerde görmeniz mümkündür. Çünkü herkesin, herhangi bir yerde, herhangi bir sebeple ya da sebepsiz olarak görünebilmesi kimseyi şaşırtmamaktadır. Şehrin "ahlakı" değişmiştir. - İnsanın yüreğini dünya korkusu sarınca, o hem kendinin, hem başkalarının zalimi olmaya adaylığını koymuş demektir. O artık ne kendine güvenir, ne başkasına. Bu insan yeryüzünün bütün kalabalığıyla bir arada olsa da, kendini yalnızlığın azabından kurtaramaz.
- Allah'tan başkasına kulluk edeni Allah her şeye kul eder.
- "Ama acaba bir insanın karşıdan karşıya geçerkenki halinde gerçekleştirdiği olayda basit bir olgunun arkasında yatan karmaşık etmenler mi söz konusudur,yoksa karmaşık bir olgunun arkasına gizlenmiş basit etmenler mi?"...
- Hz. Ömer'den ,cehalet dönemine ait hayatına ait en çok güldüğü ve en çok üzüldüğü birer olay anlatması istenince;güldüğü olayın,seyahate çıkarlarken helvadan put yaptıklarını,fakat yolda acıkınca putlarını yediklerini; üzüldüğü durumun ise,kızını gömmek üzere toprağı kazarken, kızın "babacığım, üstün kirleniyor"diyerek elbisesinin tozunu silkelemeye çalışması olayını anlatır.
- Geç demek, çaresizlik demektir.Yani artık yapacağı bir şeyin kalmadığına inanmak demek.Oysa biz daha yeni başlıyoruz.
- "Ve sokağım. Hangi bir yanından baksam benim değil, benim çocukluğumun değil. Koşsam bu sokak o değil."
- Afrika'da, Hindistan'da, Güneydoğu Asya'da, Güney Amerika'da, açlıktan kemikleri çıkmış bebelerin resmini çektirmek için yarışa giren ve bu yarışta binlerce lirayı bir kalemde sarfedebilen gazete ve dergilerin bulunduğu bir dünyada, en aç insanın fotoğrafını çeken foto muhabiri altın madalya ile taltif edilirken, fotoğrafı çekilen aç bebenin sırtından para kazanabilen becerikli gazeteciler tebriklere boğulurken, aç insanların kendi hayalleriyle başbaşa bırakılmasında bir bozukluk olsa gerek.
- Burada, İslam'ın araçlar konusunda, amaca gösterdiği ölçüde titizlik talep ettiğini hatırlamalıyız. Islam'a göre araçlarımız da amaçlarımız kadar ve onlar gibi meşru ve mukaddes ve temiz olmalıdır (olmak zorundadır).
- Egemenliğin kaynağını ilahi iradede (vahiyde) aramayan fakat egemenliğin kaynağını insan iradesine atfen izah eden bir zihniyetin idare rejimine, Kuran'da "tağut" nitelemesiyle yaklaşıldığını ayrıca hatırlamalıyız