Ve başka bir parça: Doğanın sesi, istek uyandıran canlı bir ilgiyle
erkeğe: Dölle! derken kadına da başka bir emir veriyor: Seç!..
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben bu doğanın sesi deyiminden hoşlanmıyorum. Tanrıyı yaratıcı olmaktan çıkarıp yerine sesler falan koymak ne gülünç şey! Bu uz dilli Doğa hani o boşluktan hoşlanmayan doğanın ta kendisiymiş gibi geliyor bana. Bu tür bilimsel mistisizmin bilime dinden daha zararlı olduğunu sanıyorum... Önemi yok! Ses sözcüğünü gerçeğe en yakın anlamında alalım ele; yine de bu sesin erkeğe ?Dölle!' ve dişiye ?Seç!' dediğini kabul etmiyorum. Her iki cinse de Haz duy! der, işte o kadar; bu ses yükümden bağışık tutulmasını isteyen salgı bezinin, kullanılmalarını isteyen organların sesidir ve o organlar asıl işlerinin gerektirdiği biçime girmişlerdir, ama yalnız şehvet ihtiyacı yönetecektir onları. Başka bir şey değil. Dişinin o sözde seçme yetkisine gelince, mantık yönünden bunu kabul etmek pek güç değildir; ama çoğu zaman dişi en becerikli erkeğin malı olur ve kala kala ortada o erkek kaldığına onu seçmekten başka bir şey yapamaz.
Diğer Andre Gide Sözleri ve Alıntıları
- Düşüncelerimin dağınıklığını anlatmayacağım.Kafamın içi akşama kadar baştan başa bekleyişle doluydu.Isabelle'ı gerçekten sevebilir miydim?Şüphesiz hayır;ama yüreğime işleyen o zorlu dürtüye bakılırsa,yanılmış olamaz mıydım?Merakımın içinde tutkunun bütün sabırsızlığını,canlılığını,insanı ürperten sıcaklığını görüyordum.Keşiş'in son söyledikleri beni büsbütün kışkırtmıştı.Gratien vız gelirdi bana.Dikenli çitlerden aşar,kızgın korlar üstünde yürüyebilirdim artık.
- "Bize bizden doğmayacak ne gelebilir ki? Bizden bizim daha önce tanımadığımız ne çıkabilirdi ki?''
- "Mutluluk burada, çok yakınımda olsa, kendini bana sunsa... Ona ulaşmak için şöyle bir elimi uzatsam..."
- Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
- Elsa Triolet tavsiye ediyordu geçenlerde Beyaz At romanında okuduğum kadarıyla...Şimdi de Julien Salmon'a ait Mükemmel Cinayetler polisiye/gerilim romanının -ki bu Yazar'ın ilk eseridir- 25.sayfasında bahsediyor Vatikan'ın Zindanları adlı Andre Gide'ye ait bu romandan.İşte 25.sayfadaki cümleleri: Vatikan Zindanları'nda,Gide'nin kahramanı Lascadio gereksiz,nedensiz ve tümüyle bağımsız bir cinayet tasarlıyor.Trendedir ve yoldaş olarak kompartımanında sadece zavallı Fleurissoire vardır.(...) On ikiye kadar saymaya ve o sırada trenin geçtiği yerlerde bir ışık görürse Fleurissoire'ı pencereden atmaya karar veriyor.
20 Mart 2013 - Düşüncelerimin dağınıklığını anlatmayacağım.Kafamın içi akşama kadar baştan başa bekleyişle doluydu.Isabelle'ı gerçekten sevebilir miydim?Şüphesiz hayır;ama yüreğime işleyen o zorlu dürtüye bakılırsa,yanılmış olamaz mıydım?Merakımın içinde tutkunun bütün sabırsızlığını,canlılığını,insanı ürperten sıcaklığını görüyordum.Keşiş'in son söyledikleri beni büsbütün kışkırtmıştı.Gratien vız gelirdi bana.Dikenli çitlerden aşar,kızgın korlar üstünde yürüyebilirdim artık.
- "Bize bizden doğmayacak ne gelebilir ki? Bizden bizim daha önce tanımadığımız ne çıkabilirdi ki?''
- "Mutluluk burada, çok yakınımda olsa, kendini bana sunsa... Ona ulaşmak için şöyle bir elimi uzatsam..."
- Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
- Elsa Triolet tavsiye ediyordu geçenlerde Beyaz At romanında okuduğum kadarıyla...Şimdi de Julien Salmon'a ait Mükemmel Cinayetler polisiye/gerilim romanının -ki bu Yazar'ın ilk eseridir- 25.sayfasında bahsediyor Vatikan'ın Zindanları adlı Andre Gide'ye ait bu romandan.İşte 25.sayfadaki cümleleri: Vatikan Zindanları'nda,Gide'nin kahramanı Lascadio gereksiz,nedensiz ve tümüyle bağımsız bir cinayet tasarlıyor.Trendedir ve yoldaş olarak kompartımanında sadece zavallı Fleurissoire vardır.(...) On ikiye kadar saymaya ve o sırada trenin geçtiği yerlerde bir ışık görürse Fleurissoire'ı pencereden atmaya karar veriyor.
20 Mart 2013