Uzak bir çağlayanın sesini dinlediğiniz olmuştur sanırım. Bir huzursuzdur çevre, uğuldar durur. Olağanüstü, anlaşılmaz sesler dalga dalga geçer önünüzden. Bir köy panayırının selinde de birden aynı duyguya kapılmaz mı insan? Giderek büyür kalabalık, büyüdükçe büyür, kocaman bir dev gibi kımıldar durur panayır alanında, dar sokaklarda bağırır çağırır, kahkahalar atar, gürültü eder. Bağırışlar, küfürler, böğürtüler, melemeler, anırtılar.. Hepsi birden düzensiz bir uğultu oluştururlar. Öküzler, çuvallar, saman yığınları, Çingeneler, çanak çömlek, köylü kadınlar, ballı börekler, kalpaklar.. Hepsi birden parlak, allı morlu, karmakarışık, sağa sola gider gelirler. Gözünü alırlar insanın. Her kafadan bir ses çıkar, kimin ne dediği anlaşılmaz. Tek bir söz kurtaramaz kendini bu selden, duyuramaz sesini. Yalnızca pazarlık edenlerin ellerini birbirine vurmalarından çıkan sesler duyulur panayır alanında her yandan. Arabalar gıcırdar, demir parçaları tıngırdar, yere atılan tahtalar gürültü çıkarır. Başı döner insanın, ne yana bakacağını şaşırır.
Diğer Nikolay Vasilyeviç Gogol Sözleri ve Alıntıları
- Odasinin pencerelerine ic karartici, donuk bir isik vuruyordu. Odasi eskisi gibi ayni duzensizlik, insana hüzün veren boz renkli aydinlik icindeydi... Of, gercek ne igrencti!
- "Kentin birinde aptal bir adam yaşardı diye yazacak olsanız, bunu hemen kendi kişiliğine yönelik bir saldırı olarak gören bir saygıdeğer yurttaş öfkeyle yerinden fırlayıp, "Ben de bir adam olduğuma göre, ben de bir aptal mıyım yani?" diye terslenir."
- Beni en çok kaygılandıran, yarın insanların yüz yüze kalacakları olay. Belki inanmazsınız, ama sabah 7'de Dünya Ay'ın üstüne oturacak. Ünlü İngiliz kimyacısı Wellington da eserinde belirtmişti bunu. Ne yalan söyleyeyim, Ay'ın narin, dayanıksız yapısını düşündükçe büyük bir tedirginlik duyuyorum. Şu Ay denen nesneyi Hamburg'da yapıyorlar, fakat pek de ahım şahım bir şeye benzemiyor. İngiltere bu konuda ağırlığını niçin koymuyor, anlamıyorum. Ay'ı yapan topal bir fıçıcıymış, aptal herifin işten anlamadığı nasıl da belli. Kullandığı katranlı halatların üstüne yeterince bezir yağı sürmediği için yeryüzünü berbat bir koku kapladı, burunlar tıkansa yeridir. Öte yandan, bu derece nazik, ince yapılı Ay, insanların orada barınmasına da elverişli değildir. O yüzden sadece burunlar yerleşebilmiştir oraya. Kendi burnumuzu göremeyişimizin tek nedeni de bu işte. Dünya'nın ağır bir cisim olduğunu, Ay'ın üstüne çökünce burunların pestile döneceklerini düşününce öyle tasalanıyorum ki...
Gogol-bir delinin hatıra defteri - Beni en çok kaygılandıran, yarın insanların yüz yüze kalacakları olay. Belki inanmazsınız, ama sabah 7'de Dünya Ay'ın üstüne oturacak. Ünlü İngiliz kimyacısı Wellington da eserinde belirtmişti bunu. Ne yalan söyleyeyim, Ay'ın narin, dayanıksız yapısını düşündükçe büyük bir tedirginlik duyuyorum. Şu Ay denen nesneyi Hamburg'da yapıyorlar, fakat pek de ahım şahım bir şeye benzemiyor. İngiltere bu konuda ağırlığını niçin koymuyor, anlamıyorum. Ay'ı yapan topal bir fıçıcıymış, aptal herifin işten anlamadığı nasıl da belli. Kullandığı katranlı halatların üstüne yeterince bezir yağı sürmediği için yeryüzünü berbat bir koku kapladı, burunlar tıkansa yeridir. Öte yandan, bu derece nazik, ince yapılı Ay, insanların orada barınmasına da elverişli değildir. O yüzden sadece burunlar yerleşebilmiştir oraya. Kendi burnumuzu göremeyişimizin tek nedeni de bu işte. Dünya'nın ağır bir cisim olduğunu, Ay'ın üstüne çökünce burunların pestile döneceklerini düşününce öyle tasalanıyorum ki...
Gogol-bir delinin hatıra defteri - ''Artık dayanacak halim kalmadı. Tanrım! Neler yapıyorlar bu adamlar bana!.. Duymuyor, görmüyor, dinlemek istemiyorlar beni. Ne yaptım onlara?..Neden eziyet ediyor, benim gibi zavallıdan ne istiyorlar, ne verebilirim onlara? Hiçbir şeyim yok...Bittim artık, dayanamayacağım...İşkencelerinden başım ateşler içinde yanıyor,her şey dönüyor gözlerimin önünde...Yok mu beni buradan kurtaracak biri? ''
- Elveda çocukluk, elveda oyunlar, her şeye , her şeye elveda!
- Unutulmuş ıssız bir köşede rastlanılan bir insan, sıcacık konuşmasıyla insana benliğinin bozuk yollarını, sığınılacak bir köşeciği, zamanı, insanların aptallıklarını, yalancılıklarını unutturabilir.
- Odasinin pencerelerine ic karartici, donuk bir isik vuruyordu. Odasi eskisi gibi ayni duzensizlik, insana hüzün veren boz renkli aydinlik icindeydi... Of, gercek ne igrencti!
- "Kentin birinde aptal bir adam yaşardı diye yazacak olsanız, bunu hemen kendi kişiliğine yönelik bir saldırı olarak gören bir saygıdeğer yurttaş öfkeyle yerinden fırlayıp, "Ben de bir adam olduğuma göre, ben de bir aptal mıyım yani?" diye terslenir."
- Beni en çok kaygılandıran, yarın insanların yüz yüze kalacakları olay. Belki inanmazsınız, ama sabah 7'de Dünya Ay'ın üstüne oturacak. Ünlü İngiliz kimyacısı Wellington da eserinde belirtmişti bunu. Ne yalan söyleyeyim, Ay'ın narin, dayanıksız yapısını düşündükçe büyük bir tedirginlik duyuyorum. Şu Ay denen nesneyi Hamburg'da yapıyorlar, fakat pek de ahım şahım bir şeye benzemiyor. İngiltere bu konuda ağırlığını niçin koymuyor, anlamıyorum. Ay'ı yapan topal bir fıçıcıymış, aptal herifin işten anlamadığı nasıl da belli. Kullandığı katranlı halatların üstüne yeterince bezir yağı sürmediği için yeryüzünü berbat bir koku kapladı, burunlar tıkansa yeridir. Öte yandan, bu derece nazik, ince yapılı Ay, insanların orada barınmasına da elverişli değildir. O yüzden sadece burunlar yerleşebilmiştir oraya. Kendi burnumuzu göremeyişimizin tek nedeni de bu işte. Dünya'nın ağır bir cisim olduğunu, Ay'ın üstüne çökünce burunların pestile döneceklerini düşününce öyle tasalanıyorum ki...
Gogol-bir delinin hatıra defteri