UMBERTO ECO, PhD, Prof, Tarih-Felsefe, Bologna Uni. ITA-2006; TR-2012 , Doğan Yayın, Çeviri: Şemsa Gezgin, 384 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2012/12/umberto-eco-yengec-adimlariyla-scak.html
-2001 New York - Dünya Ticaret Merkezi eylemine benzer bir eylem Roma-San Pietro Katedrali vb. için tekrarlanacak olursa, Batı'da müslüman avı başlayabilir ve durum Hitler'i aratabilir.
-ABD bilim merkezleri (özellikler Kaliforniya) uzak doğuluların yönetimine geçtikçe, ABD'nin dikkat ve ticareti uzakdoğuya yönelmekte; yalnızlaşan Avrupa ya tek ülke gibi davranmayı öğrenir yada balkanlaşıp dağılır.
-Günümüz uygarlığı tüm yaşamı karnaval haline dönüştürmekte ve bu gidişatta en önemli rolü bilgisayarlar-televizyonlar oynamaktadır.
-Buna paralel olarak siyaset ise ekran gladiyatör dövüşlerine benzemekte, devlet adamlarının yerini TV adamları almakta; global ekonomi tarafından gözlenmekte olan bu hallerin sürgünlerini ise TV yasağı oluşturmaktadır. TV'lerde son söz hep iktidara bırakılmakta ve parlamento devre dışı bırakılarak lider ile kitlenin direkt ilişkisi sağlanmaktadır.
-Dedikodu büyüsünü yitirirken, mahremiyetler gönüllü ve patolojik boyutlarda teşhir edilmekte ve global köyün zavallıları TV'lere koşmak zorunda kalmaktadır.
-Eğitim alanında cumhuriyetlerin sağladığı fırsat eşitliği giderek kaybolmakta ve sınıfsal-dinsel-etnik temelli okullar/eğitimlerle yarının kan davalarının yolları döşenmektedir.
-Bir kuşağın aptalının sonraki kuşağın dehasını aşmasını sağlayan ve evrenin gerçeklerinin öğrenilmesine rehberlik eden bilimin zaman ve aşamalar gerektiren vasfı terkedilmekte, hemen elde etme şekilleri olan sihir-büyü-kehanet-mucize'ye yönelinmektedir. Bir kahin ancak kendi toplumunun öğrettiklerinin kehanetiyle sınırlı olabilir. Bir an önce, bilim insanları tarafından ilkokullardan başlayarak yapılacak yaygın eğitimlerle, bu dehşete gidiş önlenmeye çalışılmalıdır.
-Berlusconi teknikleri geliştirilmekte ve yaygınlaştırılmaktadır: değişimin gerekliliğinin ifadesi ve sürekli tekrarı; din ve ulus birliğinin sahiplenilmesi; karşıtların halk düşmanı gösterilip sözlü saldırılarda bulunulması; TV tartışmalarından uzak durulması; yandaşlara zafer yakın duygusunun verilmesi; mazlumiyet-mağduriyet söyleminin tekrarlanması; ticari satıcı tekniğinin kullanılması ile tutarlılık aranmaksızın ard arda söz sıralayarak dinleyicinin bir noktaya takılmasının sağlanması; kabulu zor tahriklerle gündemin sürekli elde tutulması.
-Manevi tehdit, yaygın sözlü baskı, otosansür, medyatik yeni şiddet yöntemleri olmuştur.
-Berlusconi tekniklerinin aşılabilmesinin yolu, medya üzerinden, geleceğe yönelik söylemlerle sürekli olarak fikir-plan-proje üretmeye çalışmak ve seçimleri bir ahlak sorununun oylaması olarak algılamaktır.
Diğer Umberto Eco Sözleri ve Alıntıları
- ... Devlet bunların mallarına el koyuyor ve bunu mahalle papazlarının maaşlarını onlara layık biçimde ödemek için yapacağını söylüyor ama bu kurumların mal varlıklarını bir araya koyarsan kraliyetin verdiği çeklerin on hatta yüz katı eder ve hükümet bu paraları sıradan insanların işine yaramayacak halk okullarına ya da gettolara kaldırım taşı döşemeye kullanacak! Ve bütün bunlar 'özgür devlette özgür kilise' deyişiyle pazarlanacak ama burada görevini kötüye kullanma özgürlüğü sadece devlete tanınmış olacak. Gerçek özgürlük, insanın Tanrı'nın yasasına göre hareket edebilme özgürlüğü, cenneti ya da cehennemi hak edebilme özgürlüğüdür. Oysa şimdi özgürlük deyince en çok hoşuna giden inanç ve görüşü seçebilme özgürlüğü anlaşılıyor; zaten bunların birbirlerinden farkları yok - devlet için senin mason, Hıristiyan, Yahudi ya da Osmanlı Sultanı hayranı olmanın hiç önemi yok. Bu durumda insan Gerçek'i umursamaz oluyor."
- ... Devlet bunların mallarına el koyuyor ve bunu mahalle papazlarının maaşlarını onlara layık biçimde ödemek için yapacağını söylüyor ama bu kurumların mal varlıklarını bir araya koyarsan kraliyetin verdiği çeklerin on hatta yüz katı eder ve hükümet bu paraları sıradan insanların işine yaramayacak halk okullarına ya da gettolara kaldırım taşı döşemeye kullanacak! Ve bütün bunlar 'özgür devlette özgür kilise' deyişiyle pazarlanacak ama burada görevini kötüye kullanma özgürlüğü sadece devlete tanınmış olacak. Gerçek özgürlük, insanın Tanrı'nın yasasına göre hareket edebilme özgürlüğü, cenneti ya da cehennemi hak edebilme özgürlüğüdür. Oysa şimdi özgürlük deyince en çok hoşuna giden inanç ve görüşü seçebilme özgürlüğü anlaşılıyor; zaten bunların birbirlerinden farkları yok - devlet için senin mason, Hıristiyan, Yahudi ya da Osmanlı Sultanı hayranı olmanın hiç önemi yok. Bu durumda insan Gerçek'i umursamaz oluyor."
- Ne çok zaman geçti, neler neler oldu! Ne çok sınadı Tanrı bizi!
- Çünkü bilim, yalnızca insanın yapması gerekeni ya da yapabileceğini bilmesinden ibaret değildir; yapabileceğini, ama belki de yapmaması gerekenin bilinmesini de içerir.
- Ulbertino söze karıştı: "Yaşamını tehlikeye attığını biliyor musun?"
"Olsun," diye yanıtladı Michele, "ruhumu tehlikeye atmaktan iyidir." - Gerçek sevgi, sevilenin iyiliğini ister.
- Bu kitapta bir araya getirilen yazıların iki ortak özelliği var: İlki konferanslarda sunulmak veya güncel konuları yorumlamak üzere, değişik vesilelerle yazılmış olmaları; ikincisi ise, konuların çeşitliliğine rağmen, etik nitelikli olmaları. Bir başka deyişle, bu yazılar, neyi yapmanın iyi olacağı, neyi yapmamak gerektiği ve neyin hiçbir biçimde yapılamayacağı hakkındadır.
Çeşitli vesilelerle yazılmış oldukları için, hangi koşullarda yazıldıklarını açıklamamın şart olduğunu düşünüyorum; aksi takdirde anlaşılmaları güç olabilir. - Entelektüel işlevi yerine getirmeye karar vermek ahlaksal bir seçimdir, tıpkı cerrahın bir yaşamı kurtarmak için canlı eti kesme kararı almasının ahlaksal bir seçim olduğu gibi. Ama cerrah, ne kesme işlemini gerçekleştirdiğinde acıma duygusuna kapılmalıdır, ne de cerrahi müdahaleyi sürdürmenin bir işe yaramayacağını gördüğü için açtığı yeri kapadığında.
- Eski savaş silah tüccarlarını zenginleştirirken ve bu kazanç bazı ticari alışverişlerin geçici olarak kesintiye uğramasını kısmen önemsiz hale getirirken; yeni savaş gene silah tüccarlarını zenginleştirmekte, ama hava taşımacılığını, eğlence ve turizm sektörlerini, medyayı (reklam kaybı) ve genel olarak sistemin belkemiğini oluşturan tüm ikincil üretim sanayini ? inşaat piyasasından otomobile ? sekteye uğramaktadır (üstelik tüm dünyada).
- Hoşgörüsüzlük, her tür öğretiden önce vardır. Bu açıdan hoşgörüsüzlük biyolojik köklere sahiptir, çoğu zaman yüzeysel duygu-heyecan tepkilerine dayanır ? bizden farklı olan insanlara tahammül edemeyiz: Derilerinin rengi farklı olduğu için, anlamadığımız bir dili konuştukları için, kurbağa, köpek, maymun, domuz, sarımsak yedikleri için, dövme yaptırdıkları için...