Türkiye'de zannedilir ki, Avrupa ülkelerinde demokrasi, halka altın bir tepside sunulmuştur. Yine zannedilir ki, genel oy hakkı, yani erişkin yaşa gelmiş bütün vatandaşların seçmen olarak oylarını serbestçe kullanabilmeleri hakkı, Avrupa ülkelerinde Rönesans ve Aydınlanma'yla başlamış ve ondan sonra da aynıyla, hatta gelişerek kesintisiz bir çizgide sürüp gitmiştir. Yine zannedilir ki, demokrasi, taraflar arasında başlangıçta varılan bir uzlaşma ve sözleşmeden sonra sarsılmaz bir şekilde yerleşmiştir Batı toplumlarına.
Oysa tarihin aynasına baktığımızda Avrupa'da demokrasi, aristokrasiyle burjuvazinin, burjuvaziyle işçi sınıfının, Katoliklerle Protestanların vs. birbirlerine karşı kanlı dayatmalarının, katliamların, kitlesel kıyımların, kanlı devrimlerin, diktatörlüklerin, isyanların sosyal hayatın çeperlerini çatlatacak raddeye kadar zorlamasıyla kazanılmış hakların toplamı olarak çıkar karşımıza. (S. 56)
Diğer Mustafa Armağan Sözleri ve Alıntıları
- Ne mutlu o millete ki bünyelerine uygun inkılaplara mazhar olurlar ve onu benimserler.Çünkü hiçbir liderin hayatı o inkılabı kökleştirmeye yetecek kadar uzun değildir!!!
- İnsanlarda hayat denilen şeyin değeri ancak özgürlüktedir...
- Her şeye rağmen yaşamanın tadına doyum olmuyor öyle değil mi efendim? Uzunca bir ömür de olursa durum herhalde daha zevk vericidir sanırım. Kadere boyun eğmiş kimselerin edasıyla cevap verdi:
-Evet ama, insan sevdikleriyle birlikte yaşarsa... - Ne mutlu o millete ki bünyelerine uygun inkılaplara mazhar olurlar ve onu benimserler.Çünkü hiçbir liderin hayatı o inkılabı kökleştirmeye yetecek kadar uzun değildir!!!
- İnsanlarda hayat denilen şeyin değeri ancak özgürlüktedir...
- Her şeye rağmen yaşamanın tadına doyum olmuyor öyle değil mi efendim? Uzunca bir ömür de olursa durum herhalde daha zevk vericidir sanırım. Kadere boyun eğmiş kimselerin edasıyla cevap verdi:
-Evet ama, insan sevdikleriyle birlikte yaşarsa... - İstanbul yitik kalbiydi Osmanlı'nın. Fatih de o kalbi bulmaya memur edilmiş fedai.
- Osmanlı dünyasında sarık bilgiyi, kılıç ise kuvveti, başka bir deyişle sarık din ve ahireti, kılıç da dünyayı temsil ediyordu. Fatih, hayatında olduğu gibi ölümünde de "iki fetih" yolunu göstermiş oluyordu böylece. Din ce dünyanın beraber fethini....
- Nurettin Topçu, Büyük Fetih adlı kitabında şöyle fısıldıyordu kulağımıza: 'Biz Fatih'te kendimizi arıyoruz'....Daha doğrusu, Fetih ve Fatih'in ışığında, bir süredir kaybettiğimiz kimliğimizi, 'Biz' i bulmak istiyoruz.....
- ne demişti cemil meriç 1969'da : bizim talihsizliğimiz krtaca'nın tarihini roma'dan dinlemektir.