Tanabay bozkırda dolanıp duruyor, derin derin düşünüyor, ne var ki bu düşüncelerden hiçbir sonuç çıkaramıyordu. Çok gerilerde kalan o günlerde, kolhozu nasıl kurduklarını, halka, boztorgayların koyunların üzerine yuva kurup yumurtlayacakları o mutlu barış çağını nasıl vaadettiklerini, o parlak armanı (ülküyü), o parlak hayalleri, umutları hatırlıyordu. O arman uğrunda canla başla didindikleri günleri de... Her şeyi alt üst ederek eski düzeni nasıl yıktılarını, asıl köklere nasıl balta vurduklarını da... Gerçekten de başlangıçta işler biraz düzelmişti. O uğursuz savaş olmasaydı belki daha da düzelecekti. Peki ama, savaş biteli onca yıl oldu da durumlar niçin düzelmiyordu? Onlar, eskimiş çadırlarının üstüne yama üstüne yama vuruyor, hiçbir gediği kapatamıyorlardı. Birini tıkamaya vakit kalmadan bir başka gediğin açıldığını görüyorlardı. Neden böyle oluyordu? Şimdi neden kolhozu eskiden olduğu gibi kendi malı değil de bir başkasının malı olarak görüyordu? Eskiden, savaştan ve kolhozun kurulmasından önce, toplantılarda alınan her karar bir yasa yerine geçer ve uygulanırdı. Halk yararına bir karar alındıktan sonra, uygulamaları gerektiğini ve uygulandığını bilirdi. Oysa bugün toplantılarda alınan kararların hiçbir önemi kalmamıştı. Hepsi boş sözlerdi. Kimse kimseyi dinlemiyordu. Kolhoz, onu kuran çiftçiler tarafından yönetilmiyor, başkaları tarafından yönetiliyordu. O başkalarının da biri böyle diyor, biri şöyle. Bunun da hiçbir yararı olmuyor, hiçbir verimli sonuç alınamıyordu.
Diğer Cengiz Aytmatov Sözleri ve Alıntıları
- Mutluluk bir dağ yolu gibidir.Bakarsın tepelere tırmanır,sonra bir bakarsın,aşağıya iner.Tek başına nedir insan?Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir.Bizim şu güzel,şu yaşanası dünyamız böyle işte...(ss.54)
- Bir adam dünyaya getirmek ve onu yetiştirmek çok uzun zaman ister. Ama onu öldürmek çok kolaydır. Bir anda öldürürsün.
- "Ä°nsan her ÅŸeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her ÅŸeyi anlatmaya yetmez."
- İnsan sonsuz olmak ister. Kalp ölümsüzlüğü arzu eder. Aşk insandaki bu hissin gerçek zannedildiği gizemli bir oyundur.
- Acaba aşkta her dem küllenen acı trajediler, neden çiçek açan mutluluklardan daha çoktur?
- Pişmanlık hemen gelmez, çetin yollara uğrar önce.
- ...
İnsanların karşılaştıkları güçlükler hakkında hiçbir bilgileri yoktu hayvanların. Oysa insanlar düşünen yaratıklar olarak ortaya çıkışlarından beri kendilerini daha iyi tanımaya çalışmışlar, ama bütün çabalarına rağmen şu soruya bir türlü cevap verememişlerdi: Kötü, hemen hemen her defasında, niçin 'iyi'den daha güçlü olarak ortaya çıkıyor?.. - ''Fırtına ya da başka bir tehlike olmasa bile bu böyledir: Engin suların bağrında kürek çekerken büyük bir mutluluk da duysanız, işinizle uğraştığınız sırada gün doğumu ya da gün batımının durgun sularda yansıması içinizi sevinçle de doldursa, eninde sonunda karaya dönmek gerektiğini bilirsiniz. İnsanoğlu sürekli suların ortasında yaşayamaz. Değişik bir yaşam bekler onu karada. Kara yaşantısı temelli, sular ise geçici olmuştur her zaman. İnsan sandalını çekeceği büyük bir kara bulamasa bile bir adaya sığınmak ister; çünkü orası sürekli yaşayacağı yerdir.''
- Ordular, erzak ve cephane taşıyan bütün birlikler, durmadan ve hiç vakit yitirmeden ilerliyorlardı. Kadınlar da vardı... ve felaket de burada idi.
- Evet, Gök-Tengri'nin parmağı gibi üzerinde bir bulut dolaşacak, senin yeryüzündeki yüce görevini kutsayacak. Ama bu bulutun ortadan kaybolmaması için dikkat edecek, özen göstereceksin. Çünkü bu bulutu yitirirsen bütün kudretini de yitireceksin...