Sütlü kahve saçları, asma dalı omuzlarından usulca akıyordu. Gözlerindeki anlam, dünya savaşlarından, okyanus hazinelerinden, kum fırtınalarından, meyve ormanlarından derlenmişti. Dudakları buzulda yetişmiş bir elmanın kabukları kadar parlaktı. Kaşları kestane şekeriyle çizilmişti. Burnu uygarlığımızı utandıracak bir büyünün ürünüydü. Dişleri başka bir gezegenin ele geçmez cevherleri, mücevherleri... Biçim ve ifadenin mucizesiyle yoğrulmuş bu yüz karşısında, bir kobay ahırı kaçkını gibi mıhlanmıştım. İçimde ifritler kim bilir ne kazanlar kaynatıyorlardı. İçimde bir masal cücesi, bir orman ciniyle birlikte natürmort modellerini kemiriyordu. İçimdeki havai korsan silahını kalbime dayamıştı.
Diğer Murat Menteş Sözleri ve Alıntıları
- Mezar taşlarındaki ölüm tarihleri,ölülerin bizi kaç yıldır beklediğini gösterir.
- Aşk, paradoksal olarak romantik bir eşitsizlikle ilerliyordu. İki kişinin birbirini aynı yoğunlukta sevmesi imkansız. Dolayısıyla aşkta acılar ve sevinçler hakkaniyetli paylaşılmaz. Aşk adil değildi. Demokratiklik ve özgürlükçülüğün kıyısından bile geçmiyordu. Dahası istikrar ve kalıcılıktan da nasipsizdi. Sana en şiddetli tokatı patlatacak eli okşamaktan ibaretti!
- '' Hayat nasıl gidiyor? ''
''Yaşayan birine sor. '' - Yağmurdan sonra mezarlık, ölüler parfüm sıkmış gibi kokuyor.
- Bendeniz, son tahlilde, hayvanseverlikte karar kılmış bir insan sarrafıyım.
- "Yaşamak ölülerin de hakkı."
- Hayatın hazırlık aşaması ömür boyu sürer. Tam yaşamaya başlayacağın sırada sahadan şutlanırsın.
- Kendime "siz" diye hitap ederim. Saygınlığın ilk kuralı budur. Kendinizle aranıza mesafe koymazsanız, başkalarından bunu bekleyemezsiniz.
- Ne yazık ki aşk hayalin çocuğu, hayal kırıklığının annesidir.
- "İbo" diye çağrılmaktan hiç hoşlanmazdım, bu kesin fakat işte adımın akçe ile sigortalanmış olması da canımı sıkıyordu.