Suçlularınızın yarattığı hapishanelerle kültürel hapishaneniz arasında çok önemli bir fark var: İlkinde, insanlar içerideki para ve güç dağılımının adaletle ilgisi olmadığını bilir.
Diğer Daniel Quinn Sözleri ve Alıntıları
- Hapsedildikleri yerlerde hayvanlar, vahşi doğadaki kuzenlerinden her zaman daha düşüncelidirler. Bunun nedeni; içlerinde en sığ olanın bile bu hayat tarzında çok yanlış bir şeyin olduğunu sezmeden edememesidir. Daha düşüncelidirler derken muhakeme gücüne sahip olduklarını kastetmiyorum. Fakat yine de kafesinde çılgınca gezinen kaplan bir insanın kesinlikle bir düşünce olarak tanımlayacağı bir şeyle meşguldür. Ve bu düşünce bir sorudur: Neden? neden, neden, neden, neden, neden? Kaplan kafesinin parmaklıkları arkasında sonu hiç gelmeyen yolunu yürürken her saat, her gün, her yıl bu soruyu kendisine sorar. Soruyu analiz edip üzerinde durarak ayrıntılara inemez. Eğer bir şekilde ?ne neden?' diye sorabilseydin, sana yanıt veremezdi. Buna karşın bu soru, beyninde söndürülemez bir alev gibi, iç dağlayan bir acı vererek yanar ve bu durum hayvanat bahçesi bakıcılarının ?geri dönüşü olmayan biçimde yaşamı inkar etme' olarak tanımladıkları nihai uyuşukluk haline girinceye kadar da yok olmaz. Ve tabii ki bu sorgulama, hiçbir kaplanın doğal ortamında yaptığı bir şey değildir.
- Bazen, hayatta kalabilmek için doğanın güçleriyle birlikte hareket etmekten başka bir çaren yoktur; aksi taktirde yolun bir anda tıkanabilir. İşte o zaman, tıpkı kendini o tepelerde soğuğa açtığın gibi bu kez de ölüme açman gerekir. Bu deneyimin ardından, eğer hayatta kalmayı başarırsan, nasıl ki bir daha soğuktan hiç korkmayacaksan, ölümden de korkmazsın. (sf 73)
- "Eğer mesele sorun çıkaran bir insansa o zaman onunla gerektiği gibi başa çıkmalısın çünkü sen yalnızca uyum içinde yaşayabilecek kadın ve erkeksin. İlk başta, sorun çıkaran kişiyle dalga geç ve bırak mizah duygusu aracılığıyla kendi davranışının kendisini nasıl aptal yerine koyduğunu görsün. Eğer düzelirse şaka yapmayı bırak ve bir daha bu hatalı davranışından asla bahsetme. Eğer düzelmezse, koruyacak kimsesi kalmayacak şekilde ondan uzaklaş, kimse onunla avlanmasın, eğer hasta olursa ya da kaza geçirirse kimse ona yardım etmesin. Bunun üzerine eğer sana gelir ve ?Bugün iyi bir av geçti, onu seninle paylaşmak istiyorum, ' derse o zaman kendini iyileştirmek istediğini anlayacaksın. Bu durumda tek bir azar sözcüğü kullanmadan onu yeniden halkının arasına kabul et ve bırak burada ilişkilerini kendi bildiği şekilde onarsın. Yaptıklarına karşın düzelmiyor ve çevresindekilere sorun çıkarmayı sürdürüyorsa o zaman onu kendinden uzaklaştır ve geri dönmesini engelleyecek bir muhafız koy. Eğer bir süre sonra ateşin çevresindeki çemberdeki yerini yeniden alması için kendisine izin vermeni istiyorsa ya da bir şekilde düzelme isteğini gösterdiyse, onu herhangi bir azarlamada bulunmadan halkının arasına kabul et ve ona, sorun çıkarmadan önce nasıl davranıyorsan öyle davranmayı sürdür.Bütün bunlara karşın halen düzelmiyor ve uzaklaştırılmayı da reddediyor, bir yandanda halkının arasındaki düzene ve uyuma vahşice saldırmayı sürdürüyorsa o zaman, eğer hepiniz aynı karardaysanız, öldürülmesi
gerekir. Bunun, eğer mümkünse kendi ailesi tarafından yapılması gerekir; bu sayede bunu yapan aile üyesi daha sonradan toplumun
içinden herhangi bir kınama ile karşılaşmaz. Eğer mümkünse onu uykusunda öldür; merhamet göstererek ve şunları söyleyerek:
?Seni ihtiyacımız nedeniyle öldürüyoruz; çünkü bizler yalnızca birer insanız ve sana acı veren bu delilik bize de bulaşmadan birer insan olarak yaşamayı sürdürmeliyiz." - Bu tavşanı sıcak tutan onun kürkü değildi.
Tavşan ve soğuk tek bir şeydi. - Adem, "Eğer ceylan sana aitse, o zaman onun boynuna bağlı bir tür ip olacak," dedi.
"Senin yolun ve ceylanın yolu, tanrının ellerinde örülen sonsuz ağın bir parçası. Eğer ceylan sana aitse, o ve sen tıpkı seninle benim birbirimize bağlı olduğumuz gibi bağlı olacaksınız. Ama bu ipi nasıl bulacağını sana söyleyemem. Ona dokunduğunda kendin bileceksin." - Bugün çalılıkların arasında yaban domuzunun izlerini kaybettiğinde o engele doğrudan doğruya saldırmadın. Kendini çalılıkların arasına atmadın; içinden geçmesi son derece dertli olan bir alanın içinden geçmeye çalışmanın çok saçma olduğunu anladığın için, yalnızca önüne çıktı diye o çalıların içinden geçmeye kalkmayıp çevresinden dolandın. O çalıların yakınlarında bir yerlerde geçilmez alanın bir yanından diğer yanına geçmeni sağlayacak, rahatlıkla geçilebilecek bir geçit olmalıydı; böyle düşünerek bu geçidi aradın. İçinden geçilmez çalılarla karşılaştığında kullandığın duyguyu burada da kullan.
- Çocuk, ovalarda danseden bir grup yaratığı görür ve onları çekirge olarak adlandırır. Oysa yalnızca çekirgenin sert kabuğuna bakıyordur. Aslında onlar çekirge değildir. Onlar serçedir ve kısa bir süre sonra zırhları tüylere dönüşecek ve gökyüzünde dans edeceklerdir.
Bir ve aynı: ot ve çekirge. Bir ve aynı: çekirge ve serçe. Bir ve aynı: çekirge ve tilki. Bir ve aynı: tilki ve akbaba. Bir ve aynı ve adı, ateş; bugün ovalarda çimen olarak yanıyor, yarın çukurundaki bir tavşan ve sonraki gün ise çadırındaki insan olarak yanacak.
Akbaba, tilkidir; tilki, çekirgedir; çekirge, tavşandır; tavşan, insandır; insan, çimendir. Hepimiz bir arada buradaki yaşamı oluştururuz; birbirimizden ayrılamayız, ateşin akışında tüketilemeyiz ve ateş ise tanrıdır.
Her birimize parlamak için, kendimize gönderilen diğer varlığı ateşimizle kuşatmak için bir zaman tanınır ki, ateş bu şekilde birimizden diğerimize devam edebilsin. Hiçbirimiz tek başımıza sonsuza kadar yanan bir ateş olamayız. Her birimiz, zamanı geldiğinde bir diğerimize yollanırız. Tanrı tarafından yollandın ve şu an kendi yolunda yürüyorsun. Ben de yollandım. Kurt için, aslan için, akbaba ya da çimen için yollandım. - Eğer herhangi birisi sana, Yaşam Kanunu'nun tamamını bildiğini ya da bunu kelimelere dökebileceğini söylerse, o insan ya aptal ya da yalancıdır; çünkü Yaşam Kanunu evrende yazılıdır ve hiç kimse onun tamamını bilemez.
- "Nerede yaşam hareket ediyorsa, o hareketin altında tanrının eli vardır; bu nedenle de hiçbir adım onun belirlediği yolun dışına çıkamaz. Dağ başında yanlış bir yola saptığında, bu da senin yolunun bir parçasıdır. Çocuğun hasta olduğunda ve avdan uzak kaldığında, bu da senin yolculuğunun bir parçasıdır. Çöllerde açlıktan ölmek üzere yolunu kaybettiğinde, kaybolmuş değilsindir;tam olarak yolunda ilerliyorsundur. Hilen işe yaramadığında ve avın senden kurtulmayı başardığında talihini lanetleme; bu başarısız av da senin yolculuğunun bir parçasıdır.
- "İşte bu nedenle hiçbir insan, Yasa'yı kelimelere dökmeyi başaramayacak: çünkü bu yasa, kelimelere dökülemeyecek kadar basit. Zaman zaman karşına, ?Neredeymiş bu Yasa? Ben Yasa filan görmüyorum!' diyen şüpheciler çıkacaktır. Onlara kurdu, geyiği ve çakalı izlemelerini ve tıpkı onlar gibi yaşamalarını söyle. Bu yaratıklar Yasa'yı anlar ve onu takip ederler: bu nedenle de aralarında herhangi bir suçlu yoktur.