Sonunda artık buralardan çekip gitmeye karar verdim. Karar verdim, eve artık hiç gitmeyecektim, yeni bir okula daha gitmeyecektim. Karar verdim, yalnızca Phoebe'yi bir görüp ona hoşça kal filan diyecek ve ona Noel harçlığını geri verecektim, sonra da otostop yaparak batıya gidecektim. Ne yaparım dedim, Holland Tüneli'nin oradan otostopla bir yere kadar gider orada inerdim, sonra bir daha, sonra bir daha derken, birkaç gün içinde batıda güneşli bir yerde, beni tanımayan insanların arasında bir iş bulurdum. Bir yerlerde, bir benzin istasyonunda bir iş bulurum diyordum, arabalara benzin, yağ filan doldururdum. Nasıl bir iş olursa olsun, fark etmezdi zaten. Kimse beni tanımasın, ben kimseyi tanımayayım, bu yeterdi. Düşündüm, sağır-dilsizmişim gibi numara yapardım. Böylece, hiç kimseyle o salak konuşmaları yapmak zorunda kalmazdım. Biri bana bir şey demek istediğinde bir kâğıda yazar, bana uzatırdı. Bundan bir süre sonra sıkılınca da, ömrümün sonuna kadar insanlarla konuşmaktan kurtulurdum. Herkes beni sağır-dilsiz herifin teki sanır, beni rahat bırakırdı. Salak arabalarına benzin, yağ filan doldururdum, onlar da bana bir maaş verirlerdi. Kazandığım parayla bir yerlerde kendime küçük bir kulübe yapar, ömrümün sonuna kadar orada yaşardım. Ormanın hemen yakınında yapardım kulübeyi, fazla içerlere yapmazdım, çünkü daima güneşli bir yerde olmak istiyordum. Kendi yemeğimi kendim pişirirdim, eğer evlenmek filan istersem de, gider kendim gibi sağır-dilsiz bir kız bulur, onunla evlenirdim. Kulübede benimle yaşardı, bana bir şey demek istediği zaman, herkes gibi o da lanet bir kâğıda yazardı. Eğer çocuklarımız olursa, onları bir yerlere saklardık. Onlara bir sürü kitap alırdık, okuma-yazmayı biz öğretirdik. (s.185)
Diğer Jerome David Salinger Sözleri ve Alıntıları
- Düşündüm, sağır-dilsizmişim gibi numara yapardım. Böylece, hiç kimseyle o salak konuşmaları yapmak zorunda kalmazdım. Biri bana bir şey demek istediğinde bir kağıda yazar, bana uzatırdı. Bundan bir süre sonra sıkılınca da, ömrümün sonuna kadar insanlarla konuşmaktan kurtulurdum. Herkes beni sağır-dilsiz herifin teki sanır, beni rahat bırakırdı.
- Aynı senin şimdiki durumunda, pek çok, pek çok insan ahlaksal ve ruhsal sorunlarla karşılaşmış. Ne mutlu ki, bazıları bu sorunları yazmışlar. Onlardan öğreneceksin bunları; eğer istersen. Aynı biçimde, bir gün senin önereceğin bazı şeyleri başka birinin gelip senden öğrenmesi gibi. Ne güzel bir düzen bu, sırayla, karşılıklı. Ve, eğitim de değil bu. Tarih bu. Şiir bu.
- Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşkına; özellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?
- Ah nerede o günler, gerçekten öldüğüm zaman, şöyle aklı başında biri çıkıp beni denize filan atıverse, ne iyi olurdu. Ne yaparlarsa yapsınlar da, beni lanet bir mezara tıkmasınlar. Pazar günleri millet gelip karnınızın üstüne bir sürü çiçek filan koyacak, daha bir sürü zırvalık. Öldükten sonra çiçeği kim ne yapsın? Yani...
- Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra, dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.
- Denizci herifle ben birbirimize, tanıştığımıza memnun olduğumuzu söyledik, ki böyle, tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, "Tanıştığımıza memnun oldum." demek beni öldürüyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.
- Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.
- "Hayat tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur."
"Evet, efendim. Öyledir, biliyorum."
Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun, öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun. - Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın? Özellikle de hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bi insansa...
- "İnsanların davranışları karşısında aklı karışan,korkuya kapılan,hatta hasta olan ilk kişinin sen olmadığını anlayacaksın ozaman.bu konuda hiçde yalnız değilsin.Heyecan ve dürtüyle öğrenmek isteyeceksin.Aynı senin şimdiki durumunda pek çok,pek çok insan ahlaksal ve ruhsal sorunlarla karşılaşmış.Ne mutlu ki bazıları bu sorunları yazmışlar.Onlardan öğreneceksin bunları eğer istersen.Aynı biçimde,bir gün senin önereceğin bazı şeyleri başka birinin gelip senden öğrenmesi gibi.Ne güzel bir düzen bu,sırayla,karşılıklı.ve,eğitimde değil bu.Tarih bu,Şiir bu."