Sevişen iki insan, hiç bir zaman birbirlerine karşı tamamen serbest ve tabiî olamazlardı. Sevgilerini daima gözetmek, onu incitmek veya azaltmaktan kaçınmak zorunluğu vardı.Aşk o kadar kolaylıkla kırılmaya yatkın, hem de hissedilmeyen, farkına varılmayan sebepler yüzünden öyle tamir götürmez bir şekilde bozulabilen bir şeydi ki...
Diğer Pearl S. Buck Sözleri ve Alıntıları
- Bazen kasabada yapılan bir bayrama gidip dönüşünde ya da yağmurlu bir gün köyün küçük hanına gidip oradaki işsiz güçsüzlerle biraz kumar oynadıktan sonra yine eninde sonunda bu ufacık eve, durmadan çocuk doğuran bu kadına döndüğü zaman erkek dehşet içinde kalarak düşünürdü ki yeryüzünde onun görüp göreceği işte budur.
- Bazen kasabada yapılan bir bayrama gidip dönüşünde ya da yağmurlu bir gün köyün küçük hanına gidip oradaki işsiz güçsüzlerle biraz kumar oynadıktan sonra yine eninde sonunda bu ufacık eve, durmadan çocuk doğuran bu kadına döndüğü zaman erkek dehşet içinde kalarak düşünürdü ki yeryüzünde onun görüp göreceği işte budur.
- Orada derlerdi; bu ırmağın denizle kucaklaştığı yerde, renk renk tenli insanların yaşadıkları kocaman bir diyarda... Öyle fazla çalışıp yorulmadan ne güzel kolayca para kazanılıyor, diye ballandırırlardı.
- Mutluluk ne zaman olsa gelir insanı bulurdu.
- Bir şey bilip de söylememek onu bir silah olarak saklamak demekti.
- Birinden nefret etmek insanın kendi içine kurt koyması demektir. Hayatını kemirir.
- Hep doğrudan, yanlıştan söz edersin. Oysa; insanı mutlu eden şey doğru, mutsuz kılan şey ise yanlıştır, değil mi?
- Kötülüğe iyilikle karşılık vermek iyi kalpliliği gösterir. Olgun bir insan kabahati kendine, bayağı bir insan başkasına bulur.
****
Daha insana bile gereğince hizmet edemiyoruz; nerede kaldı ki Tanrı'ya hizmet etmesini bilelim!.. - Bahar rüzgarları mağrur rüzgarlardır; soğuk, kudretli ve zalim rüzgarlar... Fazla hiddetlenirlerse bütün bir şehri yok edebilirler. İyi tarafları da vardır: Kirli ve dar sokakları, insan ruhunu, her şeyi tertemiz ederler.
- Kitaplar kendileriyle meşgul olanların hakkını katiyen yemiyordu. Her okunan satır, insanı iyiliğe götüren bir bilgi halinde zihne kazınıyor ve zamanın nasıl geçtiği hissedilmiyordu...