Resülullah vahyin öngördüğü şekilde karşılıklı lanetleşilmesi için maiyetini rahiplerin yanına getirmişti. Bu esnada Hüseyin beş, abisi Hasan ise altı yaşındaydı. Her ikisi de anneleri Fâtımatü'z-Zehra'nın ellerinden tutuyorlardı. Üstelik Resül'ün Ciğerparesi o günlerde çocuk bekliyordu, iki canlıydı. Onlar, ayetin bahsettiği oğullar ve kadınlardı şüphesiz.
Peki, İmam Ali neden getirilmişti oraya? Yoksa ayetin Enfüsenâ dediği bizzat Nebi'nin kendisi değil miydi?
Evet! Ali, Habibullah'ın Kardeşi, Vasisi veya İlmin Varisi değildi sadece. Aynı zamanda nefsiydi de... Bu yüzden onun eti Resül'ün eti, onun kanı Resül'ün kanıydı. Kendisindendi Ali. Bundan sebep, Nebi, Ali ile elmanın iki yarısı gibiyiz... buyurmuştu. Resülullah'ın Enfüsi Hakikati onunla birlikteydi ya, Allah, Kâbe'de doğan yegâne insana doğmuş olduğu Evdeki son putu kırdırmıştı.
Kitapta, Ey Ev Halkı! Allah sizi arındırıp tertemiz yapmak ister. denilen altın nesiller, işte böylesi pınarlardan kaynamaktaydı. Ehl-i Beyt Kevseri bu yüzden Betül ile Enfüs'ten gelmekteydi. Ne Ali'nin Resül'e amcazade olması, ne de Fâtıma'nın Resül'den doğması gibi kan yakınlıkları yetmezdi, Ev Halkından olmaya. Allah'ın Son Elçisinin düzinelerce amcazadesi ve dört de kızı varken, Ehl-i Beyt'in tek bir kanaldan akması sebepsiz miydi?
Diğer Ahmet Turgut Sözleri ve Alıntıları
- Avcılar rahat bıraksaydı kartallar kendi yuvalarında ölmeyi dilemezlermiydi.
- ''Bebekler huzuru ana rahminde tanır.Oradan daha enin bir belde olduğuna inanmadıkları için yeryüzüne geldiklerinde ağlarlar korkuyla...Oysa ruhumuz ,kafesindeki vahşi kartallar gibidir.Kapak açılınca bir an bile durmaz gurbette!''
- suya hasret testiler gibi cayır cayır yanarken kuruyup çatlamak da vardı.öyleleri aradıklarına nihayet kavuştuklarında, dolmak yerine içindekileri sızdırırlardı.üstelik bu türlü çatlaklar yama da tutmuyordu.bir de sapasağlam bir testi olmasına rağmen azıcık dolunca suyunu taşıranlar vardı.en güzeli, kabına uygun, kendi karar bir suyla donanmaktı.
- Tek çiçekle bozkıra bahar gelmezdi, ne de olsa.
- Eskiden nehirler deryalara akıyorken şimdi kör dereler bile ummanları ayağına çağırıyordu...
- Kurtlar kuzuların bol olduğu memleketlere mi dadanırlar? Yoksa kuzuların sahipsiz olduğu yerlere mi?
- Sabır; işlerin sonunu gözlemek, demektir. Sabırsızlık ise bunları göremeyecek denli kısa görüşlü olmanın adıdır.
- Hüseyin'i Allah katından sana üflenen ruh belle!.. Arına paklana yücelirsen sen de Rabbinden bir delil oldun demektir. Aşka şahit isen bu Şehadet kutlu olsun. Sen Aşk ile her dem diri kalanlardansın. Ve "Aşkın Şehidi"sin!..
- Her aşık kendi taziyesindedir. Peki sen?
- Avcılar rahat bıraksaydı kartallar kendi yuvalarında ölmeyi dilemezlermiydi.