Resimdeki canlılar toz akarları. Örümceklerle uzaktan akrabalar ancak göze beneklerden başka bir şey olarak görünmeyecek kadar küçükler. Her evde onlardan binlerce bulunur, her halı ve yatak onlarla kaynar. Eğer ilkel insanlar onları biliyor olsalardı, onların varlığını açıklamak için nasıl söylenceler ve efsaneler yaratırlardı kim bilir! Ama mikroskop icat edilmeden önce bu canlıların varlıkları hayal bile edilemezdi, bu yüzden onlar hakkında bir söylencemiz yok. Ayrıca ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, bu akarlar bile yüz trilyondan fazla atoma sahip. Toz akarları görülmek için çok küçüktür ama onları oluşturan hücreler daha da küçüktür. Onların, ve bizlerin, içimizdeki çok sayıdaki bakteri ise daha da küçüktür. Ve atomlar bakterilerden de küçüktür. Tüm dünya son derece küçük, gözle görülemeyecek kadar küçük şeylerden oluşmuştur. Ama buna rağmen hiçbir söylencede hatta her şeyi bilen tanrı tarafından gönderildiği düşünülen kutsal kitaplarda bile onların sözü edilmez! Baktığınızda bilimin sabırla ortaya çıkardığı bilgiyi (de) içermediklerini görürsünüz. Evrenin ne kadar büyük ve kaç yaşında olduğunu söylemezler, kanseri nasıl tedavi edebileceğimizden söz etmezler, yer çekimini ya da içten yanmalı motoru açıklamazlar, nükleer füzyondan ya da elektrikten ya da anesteziklerden söz etmezler. Aslında, hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde kutsal kitaplardaki hikayeler, o hikayeleri anlatmaya başlayan insanların dünya hakkında bildiklerinden fazlasını içermezler! Eğer bu kutsal kitaplar gerçekten her şeyi bilen tanrılar tarafından yazılmış, ya da yazdırılmış ya da vahiy edilmişlerse, sizce de bu tanrıların tüm bu yararlı ve önemli bilgiler üzerine bir şeyler söylememiş olmaları garip değil mi?
Diğer Richard Dawkins Sözleri ve Alıntıları
- "..bir doktor, dindar bir kadına sadece birkaç aylık ömrünün kaldığını söylediğinde, bu kadın neden Seyşeller'de bir tatil kazanmış gibi heyecanla gülümsemez? 'Sabırsızlıkla bekliyorum!' demez? Dindar insanlar ölümle karşılaştıklarında neden böyle davranmazlar? Bunun sebebi inanırmış numarası yaptıkları safsatalara içtenlikle inanmamaları olabilir mi?"
- "..bir doktor, dindar bir kadına sadece birkaç aylık ömrünün kaldığını söylediğinde, bu kadın neden Seyşeller'de bir tatil kazanmış gibi heyecanla gülümsemez? 'Sabırsızlıkla bekliyorum!' demez? Dindar insanlar ölümle karşılaştıklarında neden böyle davranmazlar? Bunun sebebi inanırmış numarası yaptıkları safsatalara içtenlikle inanmamaları olabilir mi?"
- Ben son derece inançlı bir inançsızım.
- Deniz fenerleri kiliselerden daha yararlıdır.
- Tüm halkların kabileci atalarına dair epik efsaneleri vardır ve bu efsaneler çoğunlukla, dini kültlere dönüşerek kamusallaşırlar. İnsanlar atalarını sayar, hatta onlara tapınırlar. Bunda da haklıdırlar, çünkü yaşamı anlamanın anahtarı doğaüstü tanrılarda değil, gerçek atalardadır.
- Dinin bizden böylesi eşsiz ve ayrıcalıklı bir saygı görmesini sağlayan önemli özelliği nedir?
- Her şeyi bilen,
Geleceği gören tanrı
Gelecekteki fikrini değiştirmek için,
Her şeye gücü yetme özelliğini kullanabilecek mi? - İnsansı duyguları bir amipten daha fazla olmayan bir insan fetüsü, yetişkin bir şempanzeye gösterilenden çok daha ileri bir saygı ve yasal koruma altındadır.
- Bir önceki bölümdeki mektup arkadaşım rahip, bir yabanarısı sayesinde inançlı olmuştu. Charles Darwin ise inancını, bir başka yabanarısı yüzünden yitirmişti. Darwin şöyle yazmıştı: "Lütufkâr ve her şeye kadir Tanrı'nın Ichneumonidae'yi (Özellikle tırtılların içinde yaşayarak beslenen patazitik bir sinek türü) açıkça canlı Tırtılların bedenleri içinde beslenmesi niyetiyle yarattığına ikna olamıyorum."
- ''Edinilmiş özellikler kalıtsal değildir.Yaşamınız boyunca ne kadar bilgi ve akıl edinirseniz edinin,bir damlası bile çocuklarınıza genetik yollarla geçmez''