Rabbim, dedi, Yusuf, sen bana, kendi isteğimin dışında şu iklimde ve şu odada bulunduğum şu anda, Züleyha?yı istememeyi isteyebilmeyi nasib et. Katından bir esirgeme ver. Değil mi ki isteğe yaklaşınca, istememeyi istemek artık imkansızlaşır. Bu yüzden değil mi Rabbim, senden gelen yasaklar ?yapma? ile değil ?yaklaşma? emri ile başlar. Yaklaşırsam eğer şu içimdeki doğal olan akışla Züleyha?nın ırmağına, yaklaştıktan sonra ?yapmam? diyemem. Üstelik yaklaşırsam eğer yapmamayı da artık dua edemem. Daha kolay olan ?yapma? değil ?yaklaşma?. Öyleyse aslolan: ?Yaklaşma?. Öyleyse Rabbim, insan yaratılmışlığımın sorumluluğuyla en fazla baş başa kaldığım şu anda, şu odada, sen bana istememeyi isteyebilmeyi nasib et. Beni, insan yaratılmışlığımın en doğal akışını kendine ait olmayandan sakındıracak güçle insan et. Rabbim, diye, devam etti Yusuf duasına. istemeyi istemek kadar, istememeyi istemek de zor. Biliyorum ki katından bir koruma dökülmezse varlığıma, nefsimin altından kalkamam. Son hızla aşağı doğru ilerleyen bir teknenin içinde yukarı doğru koşarak Bahr-i Umman?ı aşamam. Benim tedbirim senin takdirinden küçüktür. Böyle dua edince Yusuf, ona Rabbinden bir işaret geldi. Her şeyin kalpte başlayıp kalpte bittiği mevsimde, her şeyin kalpteki rengine göre isim aldığı yerde. Masun ve masum olan Yusuf bu duayı etmiş olabilme yürekliliğiyle peygamberdi. Ve o iffet demekti.
Diğer Nazan Bekiroğlu Sözleri ve Alıntıları
- Niye ki bunca acı?
Dünya imtihan yeriydi belli, bu da bir sınav, amenna.
Bu kadar sert sınanmak için ortada çok büyük bir aşkın olması gerekti; Allah'ın kuluna aşkı. Ne kadar çok sevildiğini mi bilmek istiyordu?
Ve ki bunca sert bir sınavı da ancak kulun Allah'a duyduğu aşk katlanılır kılabilirdi. Dünya cennet değildi, evet; olsaydı cennetin ne anlamı kalırdı? - "İşte bu dünyadaki her şey o kadar gölge. Perdenin bu tarafında hepimiz birer gölgeyiz aslında. Oyun bittiğinde bir püf!, mum söner. Oyun biter. Bütün suretler de karagözcünün kutusunda bir araya konur, kaldırılır. Geriye ne suret kalır ne perde."
- Ey sıkıntı şiddetlen nasılsa geçeceksin.
- Zaman sana hiç ummadığını ve biriktirmediğini getirir.
Hz.Ömer(ra) - kimselerin aklı ermez
çay sohbeti hikmetine
çünkü ezelde uğramış
mürşidinin ülfetine
lezzeti cennet şarabı
şad eder içen harabı
gönülde hikmet kitabı
dolar bu çay sohbetine
lezzetini içen bilir
dü cihandan geçen bilir
türlü mercan saçan bilir
gelin bu çay sohbetine
HOCA AHMET YESEVİ - " Tepeden tırnağa çamursun Adem ilk bakışta . Toprağın topraklığına batmış gibisin .Ama bu halinle kıymetlisin . Çünkü bu halini aşabilirsin . İçindeki kutsal ruha sahip çıkabilirsin . İşte o zaman melek değil ama melekler gibisin .Ve ey Adem , unutma , böyle bir tartıda melek gibi olmak melek olmaktan ağır çeker . Çünkü sen o iki şey arasında özgür irade - bilinçli seçimsin..."
- Yalnızlık aşkın vekaletidir.
Ölüm aşkın kefaretidir.
Her aşk bir baş götürür. - kaza vardır kaderin gerçekleştiği anda...
- Elini göğsünün üzerine koydu.
Sanki, dedi, bak tam şuramda, sol yanımda, kalbimin altında bir yer eksik kalıyor. Sonra bu kadarla kalmıyor, o eksiklik bütün ruhuma doluyor. Ne yapsam eksilmiyor ne yapsam dolmuyor. - Bahçelerde mor meni
Verem ettin sen beni
Ya sen İslam ol ay gız
Ya men olam Ermeni