On üçüncü kattan atlamış, zaten görenler uçak gibiydi diyorlar. Ellerini iki yana açmış, kanatlı gibiymiş. Düştüğünde parçalanmış, bedeninin orta yerinde giydiği tulumun cebinden bu kara kutu çıkmış. Kara kutuya düşüş nedeni diye şu notu yazmış: Pervaneme kuş girdi, çıkaramadım
Diğer Cem Mumcu Sözleri ve Alıntıları
- *Hayat içindeki boşluklar, bekleyişler, durmalar haddizatında boş değildirler. En az hareketler kadar doludurlar. Ne yazık ki herkes acele içinde. Mesela durakta bekleyenler bile durmakta oldukları halde aceleyle duruyorlar. Durmak bile aceleyle yapılabiliyor. Aslında bekleyişler en acele, gelmeyişler en sabırsız. Aslında yürümek, hareket etmek, bir şeyler yapmak, yemek yemek aceleyi, telâşı azaltıyor. Durmak en hızlısı, en yorucusu. Keşke boşlukları istenilen manada boş bırakabilsek. Aslında boşluklar var oluşa imkân tanırlar. Sizinle benim bile ayrı ayrı varoluşumuz aramızdaki boşluktur. Nazım, mimarlık ilmiyle şu oturduğumuz evi yaptığında duvarlar, kirişler, tavanlar yapar. Doğru! Ama asıl yaptığı bunlar değildir, şu içinde oturduğumuz oda, yani boşluktur. Resim yapanlar bilirler, boşluğa hakim olamazsanız boşluğun arasından kendini gösterecek asıl form görünmez. Notalar aralarındaki boşluklar nedeniyle müzikal bir kaliteye ulaşırlar. Yoksa curcuna olurdu duyduğumuz. Kalp atışlarımızın, soluk alış verişimizin sıhhatli olması için aralarında boşluklar olmalıdır. Bizi yaşıyor kılan da ölecek olmamızdır. Hayat ölümle vardır.*
- *Hayat içindeki boşluklar, bekleyişler, durmalar haddizatında boş değildirler. En az hareketler kadar doludurlar. Ne yazık ki herkes acele içinde. Mesela durakta bekleyenler bile durmakta oldukları halde aceleyle duruyorlar. Durmak bile aceleyle yapılabiliyor. Aslında bekleyişler en acele, gelmeyişler en sabırsız. Aslında yürümek, hareket etmek, bir şeyler yapmak, yemek yemek aceleyi, telâşı azaltıyor. Durmak en hızlısı, en yorucusu. Keşke boşlukları istenilen manada boş bırakabilsek. Aslında boşluklar var oluşa imkân tanırlar. Sizinle benim bile ayrı ayrı varoluşumuz aramızdaki boşluktur. Nazım, mimarlık ilmiyle şu oturduğumuz evi yaptığında duvarlar, kirişler, tavanlar yapar. Doğru! Ama asıl yaptığı bunlar değildir, şu içinde oturduğumuz oda, yani boşluktur. Resim yapanlar bilirler, boşluğa hakim olamazsanız boşluğun arasından kendini gösterecek asıl form görünmez. Notalar aralarındaki boşluklar nedeniyle müzikal bir kaliteye ulaşırlar. Yoksa curcuna olurdu duyduğumuz. Kalp atışlarımızın, soluk alış verişimizin sıhhatli olması için aralarında boşluklar olmalıdır. Bizi yaşıyor kılan da ölecek olmamızdır. Hayat ölümle vardır.*
- Cehennem kelimesi Türkçe'ye, İbranice "gêhinnâm" kelimesinden gelmiştir. "Hinnom vadisi" anlamına gelir. Bu vadi Kudüs yakınlarında, Yeruşalim surlarının dışında bulunup, ilk çağda çöp ve cesetlerin içine atıldığı, sürekli yanar durumda bulunan bir bölgeydi. Aynı zamanda burası putperestlerin kendi sahte ilâhlarına, çocuklarını diri diri yakarak kurban sundukları yerdi. Bu ürkütücü yer zamanla günahkârların gidecekleri azap yeri olarak sembolleşti.
- ... habire başkalarının ne düşündüğünü düşünen birini kim sever ki?
- Kilo verip mutlu olmak için aşık olup mutsuz olmak mı gerek?
- ... çok üzülürsem kesin kilo veriyorum. Ama ben çok üzülmek istemiyorum. Bu nasıl ikilem? Nasıl olacak bu işler?
- Hep inanmamanın korkusuyla inanmıştı.
- Sanki şehir kocaman bir pastaymış da üstüne pudra şekeri dökülmüş gibiydi...
- "Bir keresinde bir şey dinlemiştim göğsüme saplanmıştı,
bir keresinde bir şey okumuştum bir bıçağın ucu gibiydi,
bir keresinde birine gerçekten bakmayı denemiştim gözüm kanamıştı ve bir keresinde aynaya bakmayı başarmıştım. O gün bugün hepsi kovalar beni. Sonunda bıraktım kaçmayı...Anladım kaçacak bir yer olmadığını dahası kaçılacak da bir şey.
Korkunun kendisiydi korktuğum ,kaçtığım şeyse kaçmanın kendisi. " Aynadan kırık bir parça uzatsam okura, bakar mı acaba, eli kesilir mi?" demeyi de bıraktım. Kimisi eldiven taksim, kimi kanamayı denesin, kimi kaçıp kendinden kurtulsun." - Yalnız olmak bir ayrıcalık, yalnız kalmak ise işkencenin en saf halidir.