O insanlar vatansever insanlardı. Bunun delili olarak size bir mektup aktaracağım. 18 Mayıs 1331 tarihini taşıyan bu mektup Çanakkale savaşları sırasında yaralanan bir subay tarafından kaleme alınmıştır. Şöyle diyor: Sebeb-i hayatım, feyz-ü refikim, sevgili babacığım ve valideciğim, Arıburnu'nda ilk girdiğim muharebede sağ yanımdan kurşun geçti. Hamd olsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağıma ümidim olmadığından, bir hatıra olmak üzere, şu mektubu yazıyorum. Hamd ü senâlar olsun Cenab-ı Hakk'a ki, beni bu rütbeye kadar Isal etti. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz-ü refikim ve hayatım oldunuz. Sizlere çok teşekkür ederim. Şimdiye kadar milletimin bana verdiklerini bugün hak etmek zamanıdır. Mukaddes vatani vazifemi ifaya cehd ediyorum. Şehadet rütbesine suud edersem, Cenab-ı Hakk'ın sevgili bir kulu olduğuma inanacağım. Sevgili babacığım ve valideciğim... Gözbebeğim olan zevcem Münevver ve Allah emaneti oğlum Nezihçiğimi evvela Cenab-ı Hakk'ın, saniyen sizin himayenize tevdi ediyorum. Onlar hakkında ne mümkünse lütfen yapınız. Oğlumun talim ve terbiyesi ile siz de refikamla birlikte sa'y ediniz. Şehadetimi duyduğunda refikam mutlaka çok müteessir olacaktır. Teselli ediniz. Mukadderat-ı İlâhiye böyle imiş deyiniz. Sevgili baba ve valideciğim... Belki bilmeyerek size karşı kusur işlemiş olabilirim. Beni affediniz. Lütfen hakkınızı helal ederek ruhumu şâd ediniz. Bana, vatanın, uğruna ölünecek mukaddes bir değer olduğunu öğrettiğiniz için teşekkür ederim. Fatihalarımz kabrimi nurlandıracaktır. Sevgili hemşirem, Lütfiyeciğim... Bilirsin seni pek severim. Buna rağmen belki sana karşı da kusur ettiğim olmuştur. Beni affet. Hakkını helal et. Ruhumu şâd et. Yengen Münevver Hanımla yeğenin Nezihe sen de yardımcı ol. Hepinizi Cenab-ı Hakk'ın lütuf ve himayesine tevdi ediyorum. Ey akraba ve ehibbâ ve eviddâ! Cümlenize elveda! Cümleniz hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan hakkım cümlenize helal olsun. Ebediyen Allahaısmarladık. Sevgili babacığım ve valideciğim. Sakın üzülmeyiniz. Şehit babası, şehit anası olduğunuz için şükrediniz. Ebediyen Allahaısmarladık. (Oğlunuz Mehmed Tevfik) Bölük Komutanı Mehmed Tevfik Efendi bu mektubu fırsat bulup ailesine gönderemedi. Yarası iyileşir iyileşmez cepheye, iman ve vatan savunmasına koşmuş ve mektubunda yazdığı gibi şehit olmuştu. Mektup, ailesine gönderilen eşyalarının arasından çıktı. Şehit kanına bulanmıştı...
Diğer Yavuz Bahadıroğlu Sözleri ve Alıntıları
- Her kalabalığın içinde yalnızlar var...
Her anonim sevgiyle kuşatılmış meşhurlar arasında, bireysel sevgiyi arayan sevgisizler olduğu gibi... - Eğer yüreğinizin içinde hasret, beyninizin kıvrımları arasında "Ne olacağım?" kuşkusu varsa ve ne yüreğinizi, ne beyninizi çözecek birileri bir türlü karşınıza çıkmamışsa, sonsuz yalnızsınızdır...
Eğer yanınızdaki duygularınıza değil, işlevinize kilitlenmişse yalnızlığınız sonsuzluğa bürünüp hayat boyu nemlendirir gözlerinizi... - İnsan yalnızlığını yenmek için başarıya kilitlenir. Hazin ki başarılı olduğu ölçüde de yalnızlaşır...
- Eğer yüreğinizin içinde hasret, beyninizin kıvrımları arasında "Ne olacağım?" kuşkusu varsa ve ne yüreğinizi, ne beyninizi çözecek birileri bir türlü karşınıza çıkmamışsa, sonsuz yalnızsınızdır...
Eğer yanınızdaki duygularınıza değil, işlevinize kilitlenmişse yalnızlığınız sonsuzluğa bürünüp hayat boyu nemlendirir gözlerinizi... - İnsan yalnızlığını yenmek için başarıya kilitlenir. Hazin ki başarılı olduğu ölçüde de yalnızlaşır...
- Mark Twain der ki: "hepimiz dünya denen devasa bir çöplükte yaşıyoruz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor."
- Bu kişver-i Rum bir ser-i püşide-i arus-i pur namustur ki, iki damad hutbesine tab götürmez. (Osmanlı Devleti öylesine namuslu bir gelindir ki, iki damat istemez)...
- Hürrem Sultan'ın Harem'e alınmadan önceki adı; Aleksandra Lisowska'dır. Güler yüzlü olduğu için "Hürrem" adı verilmiştir.
- Eski tarihçilerimizden Peçevi'nin "Güneş farz-ı muhal erkek olsaydı, Harem'e doğmasına izin verilmezdi" şeklindeki sözleri meşhurdur.
- İmkansıza aşık olan deha, her eserinde "imkansız"ı denemiş ve gerçek hayatta yapamadığını yapıp "zıtların estetik uyumunu" yakalamıştır. "Ve minel aşk!" Unutmayın: Sanat, "sonsuz"un ve "aşk"ın adıdır....