Nazım: Sevmek nedir, bilir misin ? Handan: Bu da felsefe dersine dahil mi ? Nazım: Elbet, elbet! Handan : Öyle ise, bilirim. Nazım : Yalan ! Handan: Vallahi değil. Komşumuzun oğlunu birçok sevdimdi, üç sene oluyor. Nazım : On üç yaşında ha, mektup filan? Handan: Hayır, öyle şey yok. Saçlarımdan büyük bir parça kestim verdim, o kadar ! Nazım : Bu komşunun harikulade çocuğuna ne oldu ? Handan: Evden çıktılar, bilmiyorum. Nazım : Daha başka ? Handan: Durunuz bakayım . Bir de sarıklı Arabi hocası. Nazım : Acayip çocuk. Hoca Efendi nezaketinize mukabele etti mi ? Handan: Bilmez ki etsin ! Nazım: Daha? Handan: Başka bir hoca daha ! Nazım: Hep hocalarını seversen ben kendim için korkmaha başlayacağım. Handan: Nafile korkarsınız. Çünkü sizi sevmeyeceğim, dedim ve ilk defa olarak bir çok güldük. Her şeyden başka bir de pek iyi arkadaşız...
Diğer Halide Edib Adıvar Sözleri ve Alıntıları
- Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!
- Eğer Tevfik, meramını anlatabilseydi sanatın yazıda değil, her an değişen hayatta olduğunu söyleyecekti. Ve eğer para denilen şeyin kıymetini bilseydi bu fırsatta âdetâ zengin olabilirdi. Fakat kazancı bir elinden giriyor, bir elinden çıkıyordu.
- Milletler dostumuz, hükumetler düşmanımız olmuştu.
- Nefer iki sınıf, bir kısmı çocuk gibi nazlanıyor, herkesin kendisiyle meşgul olmasını istiyor. Şehit olmuş bir arkadaşın veyahut zabitin matemini yüksek sesle ağlayarak tutuyor. Öteki kısmı ziya gibi, göğsü açık, çok zaman kan içinde başının ay yıldızlı başlığı altında yanık ve kavi yüzü bir tablo gibi duruyor. Bu yüzde hiçbir şey değişmiyor, sabit ve sinirsiz gözleriyle öylece bakıyor.
- Başkumandanın hiç uyumadığını söylüyorlar. Dairesinde daima aynı parlak ışık, aynı gölgelerde hareket.
- Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!
- Eğer Tevfik, meramını anlatabilseydi sanatın yazıda değil, her an değişen hayatta olduğunu söyleyecekti. Ve eğer para denilen şeyin kıymetini bilseydi bu fırsatta âdetâ zengin olabilirdi. Fakat kazancı bir elinden giriyor, bir elinden çıkıyordu.
- Milletler dostumuz, hükumetler düşmanımız olmuştu.
- Nefer iki sınıf, bir kısmı çocuk gibi nazlanıyor, herkesin kendisiyle meşgul olmasını istiyor. Şehit olmuş bir arkadaşın veyahut zabitin matemini yüksek sesle ağlayarak tutuyor. Öteki kısmı ziya gibi, göğsü açık, çok zaman kan içinde başının ay yıldızlı başlığı altında yanık ve kavi yüzü bir tablo gibi duruyor. Bu yüzde hiçbir şey değişmiyor, sabit ve sinirsiz gözleriyle öylece bakıyor.
- Başkumandanın hiç uyumadığını söylüyorlar. Dairesinde daima aynı parlak ışık, aynı gölgelerde hareket.