Mimar Sinan'ın üslubu onun öğrencileriyle 17'nci yüzyılda da sürdü, sonra eridi. Çünkü 18'inci yüzyıl Osmanlı dünyası, 16'ncı yüzyıldaki kadar geniş ve renkli değildi. 18'inci yüzyılın mimarı bir-iki yüz yıl önceki ocaklı yoldaşları gibi geniş bir dünyayı tanıyamıyordu. Fazladan olarak yöneticiler, sanatçılar ve halk artık imparatorluk mimarisine değil, çağın gerektirdiği bir mimarlık sanatına ihtiyaç duyuyorlardı.
Diğer İlber Ortaylı Sözleri ve Alıntıları
- Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) / İlber Ortaylı - sf. 18 :
Türkleri konuşurken önce büyük bir coğrafyada ve inanç dünyasında Türkiye'nin öncülük rolünü bileceğiz. Bu önemli bir konudur. Bize modellik edecek başka kimse yok, ulus yok. Biz herkesin modeli olmak durumundayız.
,, - Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) / İlber Ortaylı - sf. 20, 21 :
Yeni nesil Balkanları bilmiyor. Dedesi şehit düşmüş, gömülmüş 1912 - 1913 bozgununda... İnsanlar oradan bin bir zorlukla göç etmiş.
Eskiden milletimiz bu yakın tarihin en acı günlerini hayal meyal hatırlıyordu, bugün ise gençler hiç bilmiyor. Hakikat çarpıtılarak ortaya konuluyor. - Abdülhamid Türk hükümdarıdır ve bunun da bilincindedir. Diğer padişahlar kendilerini daha ziyade Müslümanların halifesi olarak görürken, Abdülhamid bu ulusu kimin taşıyacağının farkına varmıştır. Diğer yandan sorumluluklarının da bilincindedir ve Müslüman değerlerini de sahiplenir. Hiç kimse Abdülhamid kadar Arapları başa geçirmemiş, hiç kimse onun kadar Kürtlere iltifat etmemiştir. Arnavut'a ve Boşnak'a onun kadar değer veren yoktur. Türklere ayrı bir sevgisi var mıydı bilemeyiz ama ihtimam gösterdiği anlaşılıyor; doktor olmayan Anadolu'ya doktor getirmiş, çocukların yetişmesi için okul yaptırmıştır. Bunlar bugünle ölçüldüğünde olağan sayılabilir ama o dönem için çok büyük hadiselerdir. Sadece medeniyet bağlamında değil, kolaylık açısında da hizmet etmiştir. Mesela demir yolu atılımı sayesinde asker sevkiyatını hızlandırmıştır.
- Mimar Sinan'ın üslubu onun öğrencileriyle 17'nci yüzyılda da sürdü, sonra eridi. Çünkü 18'inci yüzyıl Osmanlı dünyası, 16'ncı yüzyıldaki kadar geniş ve renkli değildi. 18'inci yüzyılın mimarı bir-iki yüz yıl önceki ocaklı yoldaşları gibi geniş bir dünyayı tanıyamıyordu. Fazladan olarak yöneticiler, sanatçılar ve halk artık imparatorluk mimarisine değil, çağın gerektirdiği bir mimarlık sanatına ihtiyaç duyuyorlardı.
- Natalya gerçekten çok güzeldi. Moskova'daki yüksek cemiyetin en şık giyimlilerindendi ve daha da beteri, kendi güzelliğine âşık olacak kadar eksik akıllıydı. Puşkin bu evlilikte mutlu sayılmazdı. Çarın etrafındaki baskıcı çevreye karşı kendini dinginleştirecek insan, herkesten evvel yanı başındaki hayat arkadaşı olmalıydı. Bu evlilikten doğan kız çocuğu ileride anasını aratmayan güzelliği ve babasından aldığı esmerliği ile Lev Tolstoy'u etkiledi. Ünlü romanın kahramanı Anna Karenina gerçekte Puşkin'in kızının tasviridir.
- Osmanlı'nın resim dünyası ve anlayışı, çevreyi ve portreyi resmetmekten çok olayları ve hikâyeyi nakletmeye dayanır. Gerçi Osmanlı minyatür sanatında Matrakçı Nasuh gibi şehirleri resmedenler, Nigari gibi Kanuni Sultan Süleyman veya Barbaros Hayrettin Paşa'nın portrelerini çizenler de vardı.
- Hayat aslında sandığımızdan daha önemlidir ve sadece büyük adamların ve yöneticilerin değil, yönetilen sıradan insanın hayatı da tarihçi için çok önemli bir kaynaktır.
- Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) / İlber Ortaylı - sf. 18 :
Türkleri konuşurken önce büyük bir coğrafyada ve inanç dünyasında Türkiye'nin öncülük rolünü bileceğiz. Bu önemli bir konudur. Bize modellik edecek başka kimse yok, ulus yok. Biz herkesin modeli olmak durumundayız.
,, - Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023) / İlber Ortaylı - sf. 20, 21 :
Yeni nesil Balkanları bilmiyor. Dedesi şehit düşmüş, gömülmüş 1912 - 1913 bozgununda... İnsanlar oradan bin bir zorlukla göç etmiş.
Eskiden milletimiz bu yakın tarihin en acı günlerini hayal meyal hatırlıyordu, bugün ise gençler hiç bilmiyor. Hakikat çarpıtılarak ortaya konuluyor. - Abdülhamid Türk hükümdarıdır ve bunun da bilincindedir. Diğer padişahlar kendilerini daha ziyade Müslümanların halifesi olarak görürken, Abdülhamid bu ulusu kimin taşıyacağının farkına varmıştır. Diğer yandan sorumluluklarının da bilincindedir ve Müslüman değerlerini de sahiplenir. Hiç kimse Abdülhamid kadar Arapları başa geçirmemiş, hiç kimse onun kadar Kürtlere iltifat etmemiştir. Arnavut'a ve Boşnak'a onun kadar değer veren yoktur. Türklere ayrı bir sevgisi var mıydı bilemeyiz ama ihtimam gösterdiği anlaşılıyor; doktor olmayan Anadolu'ya doktor getirmiş, çocukların yetişmesi için okul yaptırmıştır. Bunlar bugünle ölçüldüğünde olağan sayılabilir ama o dönem için çok büyük hadiselerdir. Sadece medeniyet bağlamında değil, kolaylık açısında da hizmet etmiştir. Mesela demir yolu atılımı sayesinde asker sevkiyatını hızlandırmıştır.