Kuantum mekaniğinin belirlenemezciliğine inatla karşı çıkan Einstein, ?Tanrı dünyayı yaratırken zar atmaz,? demişti. Bu sözüyle atomsal süreçlerde şansın belirleyici olamayacağını anlatmak istiyordu. Ancak, görünen o ki, her nasılsa Tanrı sadece atomik ölçekte zar atmakla kalmıyor, galaksiler, yıldızlar, gezegenler, yaşamın ve zekânın ortaya çıkışı söz konusu olduğunda da zar atıyor. Varoluşumuzu, doğru zamanda doğru yerde meydana gelen felaketlere borçlu olduğumuz kadar, başka çağlarda başka yerlerde meydana gelmemiş felaketlere de borçluyuz. Dünyaya gelişimiz, bir sürü iğnenin deliğinden geçerek gerçekleşmiştir: Yıldızımızın, gezegenin, yaşamın başlangıcının ve evrimin tarihinin içinden.
Diğer Stanislaw Lem Sözleri ve Alıntıları
- Finis vitae sed non amoris, "Can tükense de sevgi tükenmez"
- Amor fulminans progrediens in stadio valde periculoso.
Ateşli aşkın gidişatı çok tehlikelidir. - Belki şimdiden doğmuştur bir yerlerde, samanyolunun bir köşesinde ve yakında da çocukça bir hevesle bir yıldızı söndürüp ötekini yakmaya başlayacaktır.
- - Sen Gibarian değilsin. - Kimim öyleyse? - Bir kukla. - Senin kukla olmaığın ne belli? Belki de sen benim kuklamsın ama tüm kuklalar gibi sen de insan olduğunu sanıyorsun.
- Dönem ya da çağ dayatır Tanrıları insanlara. Daha çok bir 'yalnızlık'tır o, kozmosun yalnızlığı. Kendini yineliyor, benim düşündüğüm varlıksa asla yapmaz bunu. Belki de şimdiden doğmuştur bir yerlerde, samanyolu'nun bir köşesinde ve yakında da çocukça bir hevesle bir yıldızı söndürüp ötekini yakmaya başlayacaktır.
- İnsanın dışsallaştırmaya cüret edemediği; ama bir sapkınlık, bir çılgınlık anında zihnin kazara ürettiği durumlar vardır ve bir sonraki sahnede işte o düşünce ete kemiğe bürünür.
- Ayrıca günümüzdeki uzay yolculuklarının aslında Dünya sorunlarından bir kaçış niyetiyle yapıldığını da söylemişti. Yani insanlar dünyada olabilecek en kötü şeyler kedileri orada değilken olup bitsin diye yıldızlara açılıyordu. Gerçekten de uzun bir yolculuktan dönerken, acaba bizim gezegen yanık bir patatese döndü mü diye pek çok kez kaygıyla gemi penceresinden baktığımı inkar edemem.
- Sanatta ilerlemekse amaç, saklı yerlerini aç! İncinmeyiz diyor eleştirmenler, görsek de vulvalar, penisler.
- Hükümet, gelişmekte olan devrimi henüz filizlenmeden sökmek istemiş ve belediyenin su kulesine eşit oranda Kutlasitin, Sakineton ve Süpersevinçalinden oluşan 700 kiloluk bromo-şefkatlendirici katmıştı.
- Kasklı, iri yarı bir polis memuru gencin birini kovalıyor, "Dur, Tanrı aşkına dur, seni seviyorum!" diye kükrüyordu; ancak genç çocuk bu haykırışlara kulak asmadı.