İsim vermek sahiplenmek demektir. Yer açmak bir şeyin varlığını dile getirmek ve sonra o varlıkla eklemlenmek o irtibatta görünür olmayı gerçekleştirmek. Bu sebeple önemlidir isim vermek dahası verilen ismi kabul etmek. İsmi olmayanın varlığından bahis açılamaz ve ismi hatırlananın unutulmasından da söz edilemez. Onun için bir ismi merak etmekle başlayan aşk sevilene yeni isim/ler vermekle büyür bir ismi unutma çabasıyla ve nihayet -mümkün olursa tabii- o ismi unutmakla sona erer. ?Nomen est omen? der eski bir Latin atasözü. ?İsim kaderdir? anlamında. Eğer isimlerden sahiplerine nasip olduğunu bilmeseydim bile adı Leylâ olan kadınlara bakarak çıkarırdım bu manayı. Onlar ki hepsinin mizacında siyahlık vardır. Siyah iri gözleri siyah uzun saçlarıyla perdelenir. Suat?ı alıp götürdüklerinde Arap şairinin kalbinde kalan kırıklığı bırakırlar bize yokluklarıyla. Hepsinin evvelinde bir Nilî ahirinde bir Sahra vardır. Çölden nasipligeceye aittirler Leylî. Leylâ bir mesnevi kahramanı olsa da Leylâ diyorsam şu bizim gerçek Leylâ?dır Bir Leylâ?nın yazısı bütün Leylâ?ların alnındadır. Leylâ baharda doğmuştur ama bütün mevsimler ondadır. Leylâ başına bir taç takarsa bütün Leylâ?lar eline bir gelin çiçeği alır. Bir Leylâ dengini toplarsa bütün Leylâ?lar yoldadır. Leylâ demiştim şimdi Leylâ susuyorum ve düşünüyorum: Bir kadının adı eğer Leylâ değilse başka ne olabilir ki? Çünkü Leylâ?nın harflerinde bütün isimler yazılıdır Leylâ?nın isminde bütün harfler vardır. Bazen Leylâ çocuk annesi anne; bazen Leylâ anne annesi Leylâ?dır. Sütün hakkı ödenmese bile Leylâ?nın da annesi üstünde hakkı vardır. Ve şu yazdıklarım var ya haftalık yazı değil notları alınmamış bir defter-i kebir gerçeğinden arda kalanlardır.
Diğer Nazan Bekiroğlu Sözleri ve Alıntıları
- Niye ki bunca acı?
Dünya imtihan yeriydi belli, bu da bir sınav, amenna.
Bu kadar sert sınanmak için ortada çok büyük bir aşkın olması gerekti; Allah'ın kuluna aşkı. Ne kadar çok sevildiğini mi bilmek istiyordu?
Ve ki bunca sert bir sınavı da ancak kulun Allah'a duyduğu aşk katlanılır kılabilirdi. Dünya cennet değildi, evet; olsaydı cennetin ne anlamı kalırdı? - "İşte bu dünyadaki her şey o kadar gölge. Perdenin bu tarafında hepimiz birer gölgeyiz aslında. Oyun bittiğinde bir püf!, mum söner. Oyun biter. Bütün suretler de karagözcünün kutusunda bir araya konur, kaldırılır. Geriye ne suret kalır ne perde."
- Ey sıkıntı şiddetlen nasılsa geçeceksin.
- Zaman sana hiç ummadığını ve biriktirmediğini getirir.
Hz.Ömer(ra) - kimselerin aklı ermez
çay sohbeti hikmetine
çünkü ezelde uğramış
mürşidinin ülfetine
lezzeti cennet şarabı
şad eder içen harabı
gönülde hikmet kitabı
dolar bu çay sohbetine
lezzetini içen bilir
dü cihandan geçen bilir
türlü mercan saçan bilir
gelin bu çay sohbetine
HOCA AHMET YESEVİ - " Tepeden tırnağa çamursun Adem ilk bakışta . Toprağın topraklığına batmış gibisin .Ama bu halinle kıymetlisin . Çünkü bu halini aşabilirsin . İçindeki kutsal ruha sahip çıkabilirsin . İşte o zaman melek değil ama melekler gibisin .Ve ey Adem , unutma , böyle bir tartıda melek gibi olmak melek olmaktan ağır çeker . Çünkü sen o iki şey arasında özgür irade - bilinçli seçimsin..."
- Yalnızlık aşkın vekaletidir.
Ölüm aşkın kefaretidir.
Her aşk bir baş götürür. - kaza vardır kaderin gerçekleştiği anda...
- Elini göğsünün üzerine koydu.
Sanki, dedi, bak tam şuramda, sol yanımda, kalbimin altında bir yer eksik kalıyor. Sonra bu kadarla kalmıyor, o eksiklik bütün ruhuma doluyor. Ne yapsam eksilmiyor ne yapsam dolmuyor. - Bahçelerde mor meni
Verem ettin sen beni
Ya sen İslam ol ay gız
Ya men olam Ermeni