İnsan insanın hiçbir şeyi değildi. İnsan vardı ve ondan önce harfler vardı. Harfler vardı ve ondan önce Elif vardı. Elif vardı ve ondan önce nokta vardı. Noktadan önce O vardı. O'ndan önce bir şey yoktu. O'ndan sonrası yoktu. Öncesiz sonrasızdı O. Her şey noktadan çıktı. Nokta açıldı elif oldu elif açı?dı insan oldu insan açılınca ne oluyordu ? N'olacak bu memleketin hali diye bağırıyordu mikrofana eminönün'deki adam arkadan bir başkası uzanıyor itmesene be kardeşim öteki yandan sokuluyor vatandaş aç nerede devlet n'olacak bu memleketin ... Üç nokta koyunca muhabbet uzayıp giderdi. Hiç
Diğer Sadık Yalsızuçanlar Sözleri ve Alıntıları
- Susmanın bir yerde kaçınılmaz olduğunu okumuş, dinlemişti. Ama okuyarak bir şeyin kavranamayacağını henüz tam öğrenememişti.
- İnsan yağmur tanesi gibiymiş. Kimisi güle düşüyor kimsi çamura. Deli Tahsin çamura düşmüş gül çiği idi.
- Celal ve cemal bir aradadır bu alemde. Biri bir yüzü diğeri öbür yüzü. İki yüzü vardır bu alemin. İnsanların ikiyüzlü olması da mı bundandır? Bilmiyorum.
- Susmanın bir yerde kaçınılmaz olduğunu okumuş, dinlemişti. Ama okuyarak bir şeyin kavranamayacağını henüz tam öğrenememişti.
- İnsan yağmur tanesi gibiymiş. Kimisi güle düşüyor kimsi çamura. Deli Tahsin çamura düşmüş gül çiği idi.
- Celal ve cemal bir aradadır bu alemde. Biri bir yüzü diğeri öbür yüzü. İki yüzü vardır bu alemin. İnsanların ikiyüzlü olması da mı bundandır? Bilmiyorum.
- Ben sizin yalan ve hilelerinizle baÅŸ edemedim, bu bana dert oldu.
Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun.
Seyit Rıza - İnsanoğlunun kulağını bükmek, nasihat vermek boştur; kıssadan hisse çıkarmak da boştur. Bu cihanda nasihat, nisan yağmuru gibi bol bol yağar, sel gibi akar. Ama nerede o sadef ki ağzını açsın da yuttuğu bu damlayı inciye tebdil etsin. Her hadise, içinde hissesi olan bir kıssadır. Ama nerede o göz ki, bu dolaşık ve sırlı yazıyı söküp heceleyebilsin.
- "Özelikle benim gibi bir benliği taşıyanlara şu dünya gaddardır, mekkardır.
Bir lezzet verse, bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur" - Hak ve hakikat tekel altına alınamaz. İman ve Kuran nasıl inhisar altına alınabilir?
Siz, dünyanızın yasalarını ve kurallarını tekelinizde tutabilirsiniz. Ama iman hakikatlerini ücret karşılığında ve resmi bir biçimde, dünyevi işler gibi yürütemezsiniz.